NOEL’İ LONRA’DA KUTLAMAK…
Manşet Haber 26.12.2019 11:53:26 0

NOEL’İ LONRA’DA KUTLAMAK…

NOEL’İ LONRA’DA KUTLAMAK…

Londra’dayım. Bugün Hıristiyan’ların Noel’i. Diğer adıyla Christmas Bayramı. Bizdeki Ramazan ve Kurban Bayramı gibi. Londra bir gelin gibi süslenmiş, mağazalar ve her yer ışıl ışıl. Neşe ve sevinç insanların yüzlerinden okunuyor. Herkesin elinde hediye paketleri. Hediyeleşmeler, kutlamalar ile geçen mutlu bir gün.Here yerde olduğu gibi en çok da çocuklar sevinç içinde. Torunlarım Emil mağrur bir sevinç yaşarken;Ela’nın çocuksu sevincini görmek gerek…
KISACA NOEL NEDİR?
Noel, her yıl 25 Aralık tarihinde Doğuş Bayramı, Kutsal Doğuş veya Milat Yortusu bayram olarak kutlanır. Noel, nüfusunun çoğunluğunu Hristiyanların oluşturduğu birçok ülkede resmî tatil olarak kutlanır.
Şimdilerde Noel, Hristiyan olmayan toplumlar tarafından da dini tarafı arındırılarak hediye alışverişi ve yeni bir yıla başlamanın sevinci ile kutlanmaktadır.
Hıristiyan toplumlarda 24 Aralık'ta başlayan Noel bazı ülkelerde 26 Aralık akşamına kadar devam eder.
Ermeni Kilisesi’ne bağlı yurttaşlarımızın Doğu Ortodoks Kiliseleri, Jülyen takviminde 25 Aralık'a denk gelen 6 Ocak'ı Noel olarak kutlarlar. Hristiyanların çoğunlukta olduğu ülkelerde pratik olarak Noel tatili yılbaşı tatiliyle birleştirilir.
Noel'i Jülyen takvimine göre kutlamalarının nedeni, miladi (Gregoryen) takvimin Katolik Papa XIII. Gregory tarafından yeniden düzenlenmesinden dolaydır.
BİZDE NELER OLUYOR?
Yıllarca nasıl oluyor da Hıristiyan dostlarımızınbu mutlu günlerinde iyi dileklerde bulunmadığıma ve sevinçlerine, değerlerine kayıtsız kalışımın utancını yaşıyorum!
Burada ne bizim torun BorisJohnson ne de politik gelişmeler kimsenin umurunda değil.
Türkiye’yi buradan izliyorum; rant baronu, faizci, evinde 1 milyon Euro el harçlığı saklayan Sinan Aygün’ün muhtemel kaybedeceği milyon dolarlar için çevirdiği dalavere ile AKP’ninCHP’yı tartıştırmasının bir eksende buluşması!
Bugün yarın yeni vergi düzenlemeleri Cumhurbaşkanı Kararı ile açıklanacak. İğneden ipliğe her şeye zam. Pahalılık mı, Ülke’nin itibarsız hale gelen dış politikası mı, dövizin 6 lira olması mı tartışılmasın.
Ayrıca, kurulan ve kurulacak yeni partilerin medyada yeteri kadar yer bulmaması için de CHP’nin tartışılması AKP’ye iyi gelecek.
Politik farklılık ve ideolojilerin yok edildiği, siyasi partilerin biri birinden farklı olmadıkları yaygın hale gelmiştir.
İdeolojisiz siyasi ortamda tercihin de önemi kalmamaktadır. Sonuçta insanlar kötünün iyisini seçmek zorunda kalıyor. Bu yurttaşlarının kaderi olmamalı.
Sabah akşam tek seçenek haline getirilen medyada muhalefetin alternatif olmadığı düşüncesi toplumda giderek yaygınlaştırılmaktadır.Bitmiş ve tükenmiş AKP böylece oksijen çadırında yaşatılmaktadır. Deli gömleği giydirilen siyaset kurumu muhakkak bu gömleği yırtıp atmalıdır.
Yeni yılda; çevreye, doğaya, insana, börtü böceğe sonuç olarak daha güzel ve mutlu insanların Türkiye’sinde yaşamak dileklerimle yeni yılınızı kutlarım.

Sabri Arpaç
sabriarpacymm@gmail.com


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°