NÜKLEER BOMBA

NÜKLEER BOMBA

Yıl 1968, Deniz Gezmiş ve arkadaşları, ilk defa İstanbul Dolmabahçe'de karaya ayak basan 6. Filo'nun askerlerini Denize dökmüştü.

Hatta o gün, kitlenin önüne barikat kurup engellemeye çalışan tek gurup perinçek gurubu idi.

o Asker'lerin, Denize atılması sadece bir örnekti, modeldi, önemli olan Ülkenin özgürlüğü anlamında kimsenin boyunduruğu altına girmemekti.

O gün, orada olanların attığı slogan Yankee Go Home(ABD Defol) idi.

O gençler belki, ona engel olamadı, Yankee ülkeye yerleşti ve Bizim olan her şey aslında onlarınmış meğer.

15 Temmuz'da, Hükümet yetkilileri Darbe girişiminin altındaki Devlet açık,açık ABD diyorlardı.

*         *        *

O gündür, bugün, bu ülke huzur, mutluluk göremedi.

Basın'a yansıdı ABD İncirlik'teki Nükleer Bombalarımız ne olacak dedi, kıyamet koptu.

Çünkü Türk halkı daha önce orada Nükleer Bomba olduğundan haberi yoktu, hele Adana'lılar nasıl bir tehlikenin üstünde oturuyorlarmış sonradan anladık.

Gerçi Anladık diyorum hala bunun ne olduğunu bilmeyen çok zat var şehirde.

Nükleer bomba insanlık dışı, sınırsız katliam demek, nükleer bomba demek, insanlığın sonu demek.

Gerçi iki gün önce, G.Antep'te Düğünde patlayan bombanın, Nükleer bombaya yakın bir katliam olduğunuda unutmayın.

Sadece o mu?

Ülke 12 yıldır, müthiş bir bunalım yaşıyor, Sivil toplum kuruluşlarının gösterilerinde patlayan bombalar, ölen, sakat kalan insanlar, Darbe girişimi, suikastlar, ama istifa eden bir yetkili yok maşallah!...

*         *       *

ABD'li istihbarat kaynakları Bombaların Roman'yaya taşındığını iddia ediyorlar, nerden bileceğiz böyle bir bilginin doğruluğunu?

Daha önce İncirlik'te bomba var dediniz mi bize?

Tehlikenin üstünde oturuyorsunuz, hayatınız bir patlamanın ucunda dedinizmi bize?

Demediniz, halkı kandırdınız, her zamanki gibi umut verdiniz bize, bizi gaile almadınız, sizin için sadece biz, oy zamanı eline şeker verilen çocuk misali, oyunu veren insanlar olarak gördünüz bizi.

*          *        *

1972 Yılında o gençler insanları aydınlatıyor diyemi astınız?

ülkemizin geleceği olan o fidanların yerine işte şimdi o nükleer bombalara evet diyenler yetişti, bu zaten, bir projeydi, ülkede ne kadar doğruya, millete, ve ülkeye yarar sağlayana evet diyen genç varsa katledildi.

Şimdi hep çakmaları, ülke yararı diye, aslında kendi çıkarlarını koruyan insanların zirve yaptığı, ülkenin çıkılmaz durumunda etkileri olan insanlarla dolup taşmadımı?

İncirlik'te Nükleer Bomba, Malatya Kürecik'teki radar istasyonu, daha ülkenin nerelerinde Neleri var acaba, bilen varmı?

Süleyman YALÇIN

23.08.2016 17:16:23

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI