OHAL GİTTİ, BUHAL GELDİ!

OHAL GİTTİ, BUHAL GELDİ!

Bilmem hatırlar mısınız, 2016 yılı Temmuz'unda dönemin Adalet Bakanı’nın TBMM Kürsüsü’nden 'OHAL’i sadece 3 ay için çıkardıkları, hatta 3 ay bile sürmeyeceği' söyleminin siyasi bir atmasyondan ibaret olduğu sonradan ortaya çıktı.

Bu ifadelerin üzerinden 3 ay değil 24 ay, 90 gün değil 729 gün geçti.

729 günük süreçte olağanüstü hal uygulaması üçer aylık sürelerle tam 7 kez uzatılsın diye el kaldıranlar başlangıçtaki söylem için ne düşünüyorlar bilemiyorum... Ancak aşagıda küçük bir bilançosunu vereceğim OHAL döneminin yerine şimdi 'KALICI OHAL' getirildiğine yönelik yaygın bir söylem ve kaygı olduğunu kesinlikle biliyorum. Geçmiş dönemdeki uygulamalar gelecek için taşınan kaygıların haklılığını ortaya koyuyor.

İki yıllık OHAL döneminde 36 tane Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yayınlandı. Bu KHK’lar ile:

 71 bin 274 kişi gözaltına alındı.
 50 bin 510 kişi tutuklandı.
 118 bin 813 kişi açığa alındı.
 129 bin 410 kamu görevlisi ihraç edildi.
 7 bin 267 subay, astsubay görevden alındı.
 52 kişi intihar etti.

 10 kişi kayboldu.
 446 bin kişi hakkında adli işlem yapıldı.
 70 gazete için kapatılma kararı verildi.
 25 radyo kapatıldı.
 20 dergi kapatıldı.
 18 televizyon kanalı kapatıldı
 500’den fazla akademisyen işlerinden oldu.
 1431 dernek kapatıldı.
 94 belediyeye kayyum atandı.
 Şehit ve gaziler arasında ayrım yapılarak 15 Temmuz şehit yakınlarının ve gazilerin özlük hakları daha üstün kılındı.

İki yıllık dönemdeki uygulamalarda olağanüstühal ilanının gerekçesiyle hiç alakası olmayan birçok düzenlemelere de gidildi. Gelin bazılarına birlikte bir göz atalım:

 Kimi suçlarda denetimli serbestlik süresi 1 yıldan 2 yıla çıkarıldı.
 Koşullu salıverme için cezanın üçte ikisini yatma şartı, “yarısı” olarak değiştirildi.
 Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kapatıldı.
 Öğretim elemanı emeklilik yaşı 72’den 75’e yükseltildi.
 Dershane öğretmenlerineKPSS şartı olmadan sözleşmeli öğretmenlik hakkı verildi.
 Belediye başkanlarının görevden alınıp, yerlerine kayyum atanabilmesinin yolu açıldı.
 İçişleri Bakanlığı’na yurt dışı teşkilatı kurma yetkisi verildi.

 Rektör atamalarında üniversitelerdeki seçim sistemi kaldırıldı.
 Araç tescil hizmetleri noterlere devredildi.
 At yarışı, şans oyunları lisans hakkı 49 yıl süreyle Türkiye Varlık Fonu’na verildi.
 Şeker Kurumu ile Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) kapatıldı.
 Kamudaki taşeron işçilerin bir kısmı sürekli işçi kadrosuna getirildi.
 Öğrenci etüt eğitim merkezlerinin en geç 29 Temmuz 2017 tarihi itibarıyla kapanması öngörüldü.
 Kış lastiği kullanımı zorunluluğuna ilişkin yaptırımlar düzenlendi.
 Evlilik programları, sağlığa zararlı ürünlere ilişkin programlar, haksız kazanca neden olacak şekildeyarışma, çekiliş, lotarya ve benzeri adlar altında ödül ve ikramiye veren programlar yasaklandı.


Ayrıca OHAL nedeniyle,


 Barışçıl gösteri ve toplantılara, hatta bilimsel etkinliklere bile izin verilmemiştir.
 Haklı olsa bile grevler ertelenmiştir.
 Ekonomik sıkıntılar katbekat artmıştır (Dolar 20 Temmuz 2016 öncesi 2,98 iken, kısa süre önce 4, 92 ye yükselmiştir. 2 yıllık OHAL döneminde dolar yüzde 65 oranında artış göstermiştir. OHAL öncesi faiz 10,25 iken, OHAL döneminde yüzde 20'leri aşmıştır).
 Türkiye’nin dış borcu 423,1 milyar dolardan 453,2 milyar dolara yükseldi.
 Özgür basın neredeyse tamamen susturulmuştur.
 Kamuda istihdam edilenlerin neredeyse tamamı mülakatla alınmıştır.

Şimdi OHAL’i kalıcı hale getiren bir yasal düzenleme TBMM'nin gündemine getirilmiştir. Belki OHAL’in ismi kalkıyor ama cismi yerli yerinde duruyor. Yeni düzenlemenin ana başlıklarına da bir göz atarsak kaygılardaki haklılığı daha iyi anlamış oluruz;

 Bugüne kadar üçer ay üçer ay uzatılan OHAL’i üç yıllığına uzatıyor.
 Teklifle valilere sıkıyönetim komutanlarının kullandığı yetkilere benzer yetkiler veriliyor. Valiler şüpheli gördüğü kişiyi 15 gün süreyle şehirden atabilecek.
 Valiler toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kısıtlayabiliyor.
 Kamu görevine iade edilmesine karar verilenler eski işlerine dönemeyecek.
 Kamu personeli için OHAL koşullarını 3 yıl boyunca aynen koruyor.
 Askerlerin emriyle üst araması yapılabilecek.
 Gözaltı süresi 4 gün en fazla iki kez uzatılabilecek.
 Kurumlar kamu çalışanlarının görevine son verebilecek.

adanaulus

24.07.2018 20:55:01

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI