ÖKTEN’DEN KİTAP TANITIMI VE SÖYLEŞİ
SAĞLIK 11.02.2018 17:51:59 0

ÖKTEN’DEN KİTAP TANITIMI VE SÖYLEŞİ

ÖKTEN’DEN KİTAP TANITIMI VE SÖYLEŞİ

Adana Şehir Hastanesi Beyin Cerrahi Servisi Klinik Şefi ve Adana Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, Anadolu'nun Sırlı Aynası: Arap Aleviler/Nusayriler kitabını tanıtıp, imzaladı, söyleşi yaptı.
Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezinde gerçekleştirilen etkinliğe CHP Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer, HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, meslek örgütleri ile sivil toplum kuruluşlarının başkan ve yöneticileri, hekimler ve sağlık çalışanlarının yanı sıra sanat severler katıldı.
Grup Mukavemet’in müzik dinletisi eşliğinde katılımcıların aldığı kitapların imzalanması ve fotoğraf sergisinin gezilmesinin ardından Anadolu'nun Sırlı Aynası: Arap Aleviler/Nusayriler konusunda söyleşi yapan Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, bu konuda uzun süre çalıştığını söyleyerek amacının Nusayriliğin/Arap Aleviliğinin tarihinden başlayıp, Nusayri isminin nereden geldiği, bayramları, dini mekanları ve ziyaretleri, aile yapısı, akrabalık ilişkileri, doğum ve çocuk bakım geleneği, sünnet, askerlik, evlilik, ölüm ve cenaze törenleri gibi geçiş törenleri veya kutlamaları, mutfak ve yemek kültürü, adetleri, halk sağaltmacılığı, batıl inançları ve son olarak siyasal, sosyal, ekonomi, eğitim ve coğrafi yapılanma gibi konuları fotoğraflarla destekleyip belgesel bir çalışma hazırlamak olduğunu söyledi.
İnsan topluluklarının nerede ve ne zaman yaşamış olursa olsun her zaman manevi bir güce dayanma ihtiyacı duyduğunu belirten Dr. Ali İhsan Ökten , şöyle konuştu:
“İnsanoğlu, günümüzün modern insanlarına kadar geçen süreyi değişik inançlara ve varlıklara inanarak başarmıştır. Aynı doğa parçasını paylaşan insanların birbirleriyle olumlu ilişkiler kurabilmesi için birbirlerini daha iyi tanımaları ve anlamaları gerekmektedir. Bunun içinde ortak bir kültüre sahip olması gereklidir. Kültürün önemli bir bölümünü dinsel inançlar oluşturur. Bu nedenle kültürel incelemelerde din önemli bir unsurdur. Bu tanıma göre Arap Aleviliğinin inanç temelli bir kültürel kimlik olduğu bir gerçektir. Hazreti Ali ve Ehlibeyt sevgisi ve yolu inançlarının temelini oluşturan arap alevi veya Nusayri kültürde benzer özellikleri taşıyarak günümüze kadar gelmiştir. Yaşar Kemal, kültür üzerine şöyle söylemiştir. Ne büyük mutluluktur ki dünyamız hala onbinlerce çiçekli bir kültür bahçesidir. Her kültürün bir rengi, bir kokusu vardır. Arap Alevi kültürü de bu kültür bahçesinin bir çiçeğidir. Arap aleviler, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyetinin ilkelerine bağlı, laik, çağdaş, demokratik ve barış içinde yaşamak isteyen ülkemizin temel taşlarından biridir.”


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°