ÖZGÜR ÖZEL:  KAYMAKAMLIĞIN MOBESE KAMERALARINI YAYINLAYIN
Manşet Haber 21.05.2020 20:35:05 0

ÖZGÜR ÖZEL: KAYMAKAMLIĞIN MOBESE KAMERALARINI YAYINLAYIN

ÖZGÜR ÖZEL: KAYMAKAMLIĞIN MOBESE KAMERALARINI YAYINLAYIN






CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP Yüreğir İlçe Gençlik Kolları Başkanı Eren Yıldırım’ın Ak parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Eroğan’ın baskıcı konuşmaları sonucu tutuklandığını ifade ederekl, “‘Biz Eren’den eminiz. Kaymakamlığın mobese kameralarını yayınlayın’” çağrısında bulunarak Eren Yıldırım’ın serbest bırakılmasını istedi.





TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Eren Yıldırım'ın tutuklanmasıyla ilgili de konuşan Özel, görüntülerde bir itiş kakış olduğunu ve bunu yapanın da kaymakamın koruması olduğunu ifade etti. Özel, burada açığa alınması gereken kişinin kaymakamın koruması olduğunu savunarak yaşanan olaya ilişkin 'Recep Tayyip Erdoğan diyecek ki ‘PKK, Vefa’ya saldırdı. Sonra da CHP saldırdı. Bunlar aynı’. Bu cümleyi kurabilmek için bir yalan kurdular' dedi. 




CHP’li Özel’in bu konudaki açıklaması şöyle:





'Cumhurbaşkanı yargıya öyle baskı yapıcı bir konuşma yaptı ki Eren apar topar tutuklandı. Eren, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı hapiste geçirdi. ‘Biz Eren’den eminiz. Kaymakamlığın mobese kameralarını yayınlayın’ dedik. O meydandaki bütün kamera kayıtları çıksın diyoruz hala çıkaramıyorlar. Ama o olayların içinde olan bir gencin telefon kayıtları çıktı. Görülüyor ki Eren’in hiçbir suçu yok. Ne darp var ne saldırı var. Belki bir itiş kakış var. İtiş kakışı yapan da kaymakamın koruması. ‘Gidin buradan’ diyor ve silahı çekiyor. Şimdi burada açığa alınması gereken kaymakamın koruması, kaymakamın talimatı ile yapıldıysa soruşturulması gereken kişi kaymakam.





Bir gözaltı olacaksa, bir tutuklama olacaksa kendine emanet edilen silahı hem teşhir etme suçu, silahla korkutma, ölümle tehdit bunların hepsi ortadayken mağduru alıp içeri atıyorlar. Neden? Recep Tayyip Erdoğan siyaseti öyle kuracak, Recep Tayyip Erdoğan diyecek ki ‘PKK, Vefa’ya saldırdı. Sonra da CHP saldırdı. Bunlar aynı’. Bu cümleyi kurabilmek için bir yalan kurdular. Hodri meydan, namus varsa, şeref varsa, iddialarınıza güven varsa kamera kayıtlarını açıklayın. Bizim kamera görüntülerimiz Eren’in suçlu olmadığını gösteriyor. Tutuklanma gibi abuk bir tedbirin alınmasının tepeden talimat dışında hiçbir açıklaması da yoktur.'



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°