ÖZGÜRLÜK İÇİN 5 GÜN YÜRÜDÜ
Manşet Haber 14.07.2019 16:52:21 0

ÖZGÜRLÜK İÇİN 5 GÜN YÜRÜDÜ

ÖZGÜRLÜK İÇİN 5 GÜN YÜRÜDÜ

Cumhuriyet Halk Partisi Kozan İlçe üyesi Yaşar Yıldız, CHP PM Üyesi, gazeteci Eren Erdem’in özgürlüğüne kavuşması için Kozan’dan başladığı “Özgürlük Yürüyüşü”nü Adana Milletvekili Orhan Sümer, il yöneticileri, ilçe başkanları ve partililerin eşliğinde İnönü Parkı’nda tamamladı. Beş gün süren ve parti örgütlerinin desteğiyle yürüyen Yaşar Yıldız ve beraberindekiler, yürüyüş boyunca “Hak, hukuk, adalet” sloganları attı.
Elindeki “Eren Erdem’e Özgürlük” döviziyle Adana Adliyesi önünden yürüyerek İnönü Parkı’nda tamamlayan Yaşar Yıldız burada basın açıklaması yaptı.
2010 yılında anayasa değişikliğini içeren referandum sonrasında yargıda önemli değişikliklere gidildiğini ifade eden Yıldız, yargının iktidar mücadelesinin aracı haline getirildiğini belirterek, “Yargı üzerinden topluma baskı, tehdit, yıldırma, korkutma salınmış, farklı düşünen muhalif olan isimlere ve kurumlara yargı üzerinden gözdağı verilmiştir” dedi.
Yargının siyasi iktidarın müdahaleleri ve verdiği kararlarla güvenilirliği en düşük kurumlar arasına girdiğini ifade eden Yaşar Yıldız, “Üretilen sahte deliller, gizli tanık ve itirafçı beyanlarıyla yürütülen Ergenekon, Balyoz, Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri dosyaları da göstermiştir ki; siyasi iktidar tarafından sakıncalı görülen, susturulmak istenen kurum ve kişilerin masumiyet, lekelenmeme haklarına gölge düşürülmüş, masum kişilerin hastanelerde, cezaevlerinde ölümüne ya da intiharına neden olmuştur” diye konuştu.
Bu dosyalardan birinin de CHP PM Üyesi Eren Erdem hakkında olduğunu kaydeden Yıldız, Eren Erdem'in FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün ne olduğuyla ilgili ilk görüş açıklayan kişilerden biri olduğunu, bu terör örgütünün yapılanmasıyla ilgili kitap yazıp, tehlikeye dikkat çektiğini anımsattı. Bu gerçekliğe karşılık Eren Erdem'in FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak, bilerek ve isteyerek yardım etmekle suçlandığını aktaran Yaşar Yıldız, 'Eren Erdem bu suçlamalarla 4 yıl 2 ay hapis cezası almış ve tutukluluk durumunun devamına karar verilmiştir. Tutuklulukta bir yıllık süreyi dolduran, ciddi sağlık sorunları yaşayan ve cezaevi ortamında iyi tedavi olamayan Eren Erdem'in tutukluluk durumunun bir an önce sonlandırılmasını dilemekteyim' ifadelerini kullandı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°