PAMUK, STRATEJİK ÖNEME SAHİP
Manşet Haber 25.09.2018 12:46:42 0

PAMUK, STRATEJİK ÖNEME SAHİP

PAMUK, STRATEJİK ÖNEME SAHİP

Seyhan Ziraat Odası Başkanı Cahit İncefikir, Türkiye'nin en önemli pamuk üretim alanlarından birisi olan Adana'da pamuk ekim alanı ve rekoltenin arttığını söyledi.
Pamuğun yarattığı katma değer ve istihdam olanaklarıyla üretici ülkeler açısından büyük ekonomik öneme sahip olduğunu belirten İncefikir, Dünya üretiminin yaklaşık yüzde 86,4’ünün, Türkiye'nin de içinde olduğu 9 ülke tarafından gerçekleştirildiğini ifade etti. İncefikir, 'Pamuk, yüzde 100 doğal selüloz içeren lifleri ile dokuma ve tekstil, yüzde 17-25 yağ içeren tohumu ile yağ sanayisi gibi önemli iki sanayi dalına ham madde sağlıyor. Küspesi ile yem, linteri ile de kâğıt sanayisi gibi birden fazla sanayiye ham madde sağladığı için ülkemiz açısından stratejik öneme sahip önemli bir endüstri bitkisidir' dedi.
2011-2015 yılları arasında 5 yıllık dönemin verileri incelendiğinde; dünyada ortalama 33,4 milyon hektar alanda pamuk ekimi yapıldığı ve bu ekimden ortalama 25,8 milyon ton lif pamuk elde edildiğini belirten İncefikir şöyle devam etti:
'Türkiye'de pamuk üretimi, genelde Ege, Antalya, Çukurova ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yoğunlaşmıştır. Bu yıl üretimde 1 milyon tonun üzerinde bir üretim bekleniyor. Tekstil sektöründe yaşanan gelişmelere paralel olarak pamuk üretiminde artış sağlanamadığı için pamuk üretimimiz iç tüketimi karşılamamaktadır. Bunun sonucunda da Türkiye pamuk ithalatçısı olmaya devam etmektedir. Ülkemiz 1,5 milyon tonluk tüketim ile en çok pamuk kullanan 4'üncü ülke konumundadır. Üretici örgütlerinin zayıflaması, pamuk üretiminin azalışının ve istikrarsızlığının önemli bir nedenidir. Türk pamuğunun yüksek maliyet sorununun çözülmesi ve bu yolla üretimin arttırılması ve dünya fiyatlarıyla rekabet edilebilmesi için pamuk politikaları yeniden değerlendirilmelidir. Pamuk destekleme primlerinin tespitinde rakip ülke koşulları ve dünya fiyatları göz önüne alınmalıdır. Pamuk üretim ve pazarlama yapısının güçlendirilmesi ve istikrarlı hâle getirilmesi için pamukta uzmanlaşmış kooperatiflerin ve birliklerin pamuk sektöründeki etkinlikleri arttırılmalıdır. Önümüzdeki yıllarda yurt içi pamuk talebinin 4 milyon tona çıkacağı öngörüsünden hareket ederek, pamuk ekim alanını artırıcı tarım politikalar geliştirilmeli. Farklı sektörlerin taleplerini karşılayacak yeni pamuk çeşitlerinin geliştirilmesinde kullanılacak 'elit gen' havuzları oluşturulmalı. Üniversitelerin, kamunun ve özel sektörün katılımının sağlandığı projeler özendirilmeli.”


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°