“PARLAMENTER SİSTEME BAŞKANLIK FORMATI TUTMAZ”
Manşet Haber 23.01.2017 15:03:57 0

“PARLAMENTER SİSTEME BAŞKANLIK FORMATI TUTMAZ”

“PARLAMENTER SİSTEME BAŞKANLIK FORMATI TUTMAZ”

Sosyalist Enternasyonel Başkan Yardımcısı, eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Türkiye’nin her tarafı cayır cayır yanarken, AKP iktidarının yangını söndürmek yerine yangına körükle gittiğini söyledi. Bu yangının söndürülmesi noktasında en önemli yasama, yürütme organı olması gereken Gazi Meclis’in ise birisine ısmarlama, kişiye özel bir koltuk yaratmak için çalıştığını belirten Oran, “Bu gerçekten bir akıl tutulmasıdır ve kabul edilebilecek bir şey değildir. Yürürlükteki 1982 anayasasının iliği kemiği, dokusu, DNA’sı, genetiği, ruhu parlamenter sistemdir. Şimdi sizin 180 maddeye, 18 maddelik bir başkanlık formatı atarak, bu bünyeyi, bedeni sağlıklı kullanabilmeniz mümkün değil” diye konuştu.
Eski CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sosyalist Enternasyonel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Çukurova Üniversitesi Yaşam İnisiyatifi Girişimcilik Kulübü’nün davetlisi olarak geldiği Adana’da ilk olarak CHP Adana İl Başkanlığı’nı ziyaret edip, İl Başkanı Ayhan Barut, il yöneticileri ve partililerle buluştu.
Toplantıda rejimi değiştirecek anayasa değişikliğine karşı yapılan çalışmalar hakkında bilgiler veren İl Başkanı Ayhan Barut, “AKP’nin bu teklifi Meclis’ten geçmiş olsa da referandumda halktan dönecektir. Buna inancım tamdır. Referandum sürecindeki mücadelemizi de ‘evet’, ‘hayır’ üzerinden yapacağız. Çünkü bu mücadele CHP-AKP mücadelesi değil, ülkemizin, Cumhuriyetimizin geleceği için bir kurtuluşu mücadelesidir. CHP bu mücadelenin lokomotifi olabilir ama ülkesini seven, cumhuriyetten yana kaygı duyan partili, partisiz herkesin, bir araya gelip yürüteceği partiler üstü bir mücadele olması gerekiyor. CHP olarak hazırlıklarımızı tamamladık. Bundan sonra alanda olacağız ve gece-gündüz çalışacağız. Hepimiz Cumhuriyete ve parlamenter demokrasiye sahip çıkacağız” dedi.
EN ÖNEMLİ SORUN CAN GÜVENLİĞİ
Türkiye’nin her tarafının cayır cayır yandığını belirten Umut Oran ise dünyanın sadece IŞİD terörüyle uğraştığını, Türkiye’de ise her türlü terörün olduğunu söyledi. Oran, “AKP 15 yıldır ülkeyi o kadar kötü yönetti, teröre o kadar çok müsamaha gösterdi, o kadar çok milletten, parlamentodan gizli kapaklı sınır ihlallerine izin verdi ve bir takım çözüm süreçlerine girdi ki, ülkemiz bugün ne yazık ki terör örgütlerinin yuvası haline geldi” diye konuştu.
SORUMLU OLAN AKP
Türkiye’de yurttaşların can, mal, mülkiyet hakkı ve hukuk güvenliğinin kalmadığını belirten Oran, bu durumun sorumlusunun AKP olduğunu vurguladı. Ekonominin, dış politikanın çok kötü durumda olduğunu, Suriyeli mülteci sorunun her geçen gün büyüdüğünü, iktidarın yakın zaman kadar birlikte yol yürüdüğü, devlet kurumlarına sızmasına göz yumduğu FETÖ çetesinin de Türk milletine, cumhuriyete ve demokrasiye darbe yaptığını aktaran Oran, ayrıca ülke genelinde de OHAL’in olduğunu anımsattı.
AKIL TUTULMASI
Oran, “Baktığınız zaman ülkede her türlü problem var. Her taraf yangın yeri. Her taraf cayır cayır yanıyor. Bu taraftan da iktidarın yangını söndürmesi lazım ama iktidar yangını söndürüyor mu? Hayır. Yangına körükle gidiyor. Vatandaşları iyice ayrıştırıyor, kutuplaştırıyor, birbirine düşürüyor. Onu, bunu tehdit ediyor. Bu yangını söndürme noktasında en önemli yasama, yürütme organı olması gereken Gazi Meclis, millet can derdindeyken, Mehmetçik vatanı koruma derdindeyken birisine ısmarlama, kişiye özel bir koltuk yaratmak için çalışıyor. Bu gerçekten bir akıl tutulmasıdır ve kabul edilebilecek bir durum değildir” diye konuştu.
Başbakan Binali Yıldırım’ın dünya siyaset tarihine kendi oturduğu Başbakanlık koltuğunu yok eden bir siyasetçi olarak geçtiğini ifade eden Oran, rejimi değiştirecek anayasa değişikliğini ilginç bir benzetmeyle değerlendirdi:
“Yürürlükteki 1982 anayasasının iliği kemiği, dokusu, DNA’sı, genetiği, ruhu parlamenter sistemdir. Şimdi sizin 180 maddeye, 18 maddelik bir başkanlık formatı atarak, bu bünyeyi, bedeni sağlıklı kullanabilmeniz mümkün değil. Çünkü bu beden, bu ruh parlamenter sistem. Kaldı ki Cumhuriyetimizin kurucusu, ilk cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’e bile bu yetkiler verilmemiştir. Sadece savaş döneminde 3 aylığına süreli ve kısıtlı bir yetki almıştır. Meclisin fesholması konusunda bile kendi milletvekilleri çıkıp “Bu yanlıştır. Biz sana bu konuda yetki veremeyiz” demişlerdir. Atatürk de o insanları alıp bakan yapmıştır. Mahmut Esat Bozkurt, Şükrü Saraçoğlu gibi. Bu fesih yetkisini de Gazi Meclis, asrın lideri ülkemizin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk’e vermemiştir.”
“MİLLETTEN DÖNECEĞİNE YÜREKTEN İNANIYORUZ”
TBMM’nin millete rağmen telafisi çok zor ve yanlış bir karar aldığını belirten Umut Oran, “Artık söz millettedir. Biz, CHP olarak millete gidiyoruz ve bunun milletten döneceğine yürekten inanıyoruz. Millet demokrasimize sahip çıkacaktır. Kazanan demokrasi, Cumhuriyet, halkımız, Türkiye olacaktır. İster sağcı, ister solcu, ister ülkücü, ister muhafazakar, ister Cumhuriyetçi olsun, kim olursa olsun vatanımızın, memleketimizin, çocuklarımızın geleceği için bu başkanlık ‘dikta rejimine hayır’ diyeceklerine ben yürekten inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Oran, CHP Yüreğir İlçe Örgütü’nde de partililerle bir araya geldikten sonra Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’ndeki “Değişen Dünyada Türkiye’nin Geleceği” konulu panele panelist olarak katıldı.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°