PİRUS ZAFERİ

PİRUS ZAFERİ

Milattan Önce üçüncü yüzyılın başında, Kartaca dünyanın süper gücüydü. Roma’nın adı bile okunmuyordu. Büyük İskender’’in en büyük hayali Kartaca’yı fethetmekti. Roma umurunda değildi.

Bugünkü Arnavutluk-Makedonya hattında kurulu Epir’in muhteris kralı Pirus’tan yardım istedi. Yarımadanın lideri olmaya çok hevesli Pirus, bu daveti büyük heyecanla kabul etti. Sayısız fil ve 25 bin askerden oluşan ordusuyla İtalya’ya geldi ve 5 yıl sürecek Pirus Savaşları başladı.

Pirus, gözü karalığı ve savaş yeteneğiyle Romalıları ilk savaşta yendi. Ama. Romalılar düşündüğünden dirençli çıkmıştı. Üstelik,Pirus’un sahip olmadığı kadar insan kaynağı vardı. Kayıplarını anında telafi edebiliyorlardı.

Küçük çaplı çatışmalardan sonra büyük savaş başladı. Pirus’unen etkili gücü fillerdi. Romalılar ise daha çok gerilla savaşı yapıyordu. Pirus’unfillerini kızgın oklar ve uzun mızraklarıyla kızdırıp panikletmeyi başardılar.

Dev cüsseli hayvanlar etraflarındaki herkesi ezdi geçti Pirus zor da olsa zafere ulaştı ama inanılmaz kayıplar verdi. Plutark’ın deyişiyle de savaştan sonra onu tarihe geçirecek şu sözünü söyledi: ‘’BİR ZAFER DAHA KAZANIRSAM TAMAMEN BİTECEĞİM.’

İşte bu yüzden, nihai getirisi, kazanma yolunda ödenen bedeli karşılamayan zaferlere literatürdePirus Zaferi deniyor. Ortaya çıkan zafer, aslında korkunç bir hezimettir.

Hiç beklemediği kadar güçsüz kalan Pirus, Roma’ya ateşkes ve uzlaşma teklif etti. Roma da bu teklifi, Pirus’un İtalya’yı terk edip evine dönmesi şartıyla kabul etti.Bütün İtalya’nın lideri olma hayalleri kuran Pirus, daha fazla dayanamadı ve mahvettiği ordusundan elinde az sayıda askeriyle Epir’e geri döndü.

Sonu ne mi oldu?

MÖ 272’de Argos’ta bir sokak kavgasında, bir kadının kafasına attığı taşla öldü.

Bu da, antik çağın yenilmesi imkansız savaş gücü olarak görülen Yunan ordusu efsanesinin sonu olur.


HİKAYE BU…GELELİM HATIRLARTIKLARINA:
• İHTİRASIN DA BİR SINIRI OLMALI. ZAFER ÇANTADA KEKLİK DİYE HER ŞEYE SAZAN GİBİ ATILMAYACAKSIN.

• FİLLERİNE GÜVENİP ELALEMİN ÜLKESİNE GİRMEYECEKSİN.


• KENDİNİ DÜNYANIN EN AKILLISI VE GÜÇLÜSÜ ZANNETMEYECEKSİN.

• SONRA FETHETMEYE GİTTİĞİN ÜLKEYE UZLAŞMA TEKLİF ETMEK ZORUNDA KALIRSIN.KAZANDIĞIN ZAFER BİLE ASLINDA YENİLGİNDİR.
VE…
• İSTEDİĞİN KADAR GÜÇLÜ OL, BİR SOKAK KAVGASINDA, BİR KADININ ATTIĞI TAŞLA BİLE ÖLEBİLİRSİN.


25.04.2024 BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

İfral TURGUT

16.07.2019 18:35:22

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI