SPORCU GENÇLER VE ÇOCUKLAR GEREKLİ KONTROLLERDEN GEÇMELİ
Manşet Haber 1.12.2019 14:36:11 0

SPORCU GENÇLER VE ÇOCUKLAR GEREKLİ KONTROLLERDEN GEÇMELİ

SPORCU GENÇLER VE ÇOCUKLAR GEREKLİ KONTROLLERDEN GEÇMELİ

AHEF Genel Sekreteri Uzm. Dr. Hüseyin Güntürkün, sporcu sağlığı ve rekabetçi, yüksek fiziksel efor gerektiren sporları yapan gençlerimizin gerekli kontrollerden geçmelerinin hayati önemi olduğunun altını çizerek alınması gereken önlemleri anlattı.
Güntürkün, 'Ne yazık ki yine bir genç sporcumuzun sahada ölüm haberini üzülerek öğrendik. Bursa ili Nilüfer ilçesinde 15 yaşında bir gencimiz futbol antrenmanında koşu yaparken kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmiştir. Dünyada ve ülkemizde örneklerini sıklıkla gördüğümüz, rekabetçi sporlar başta olmak üzere antrenmanda, müsabaka sırasında ani ölümlerin en sık sebebi ani kalp krizleridir. Kalp krizlerinin ilişkili olduğu durumda sıklıkla, yüksek stres, adrenalin seviyesindeki ani yükselme ve plak yırtılması ile damarların ani tıkanıklığı rol almaktadır. Futbol, basketbol gibi branşlar başta olmak üzere yüksek efor gerektiren, rekabetçi sporlarla uğraşan gençlerin yüksek risk altında olduğunu bilmeliyiz. Yüksek stres altında müsabaka sırasında gençlerimizi kaybetmemek için önlemleri almalı, gerekli incelemeleri yaptırmalıyız. Özellikle, efor testi, ekokardiyografi, kolesterol ölçümleri düzenli aralıklarla yapılmalıdır. Ailesinde ani ölüm hikayesi olanlar, yüksek kolesterol seviyesi olanlar, kalp kasında büyüme olanlar risk altındadır.' dedi.
İhmale ve duyarsızlığa vurgu yapan Güntürkün; “Son yıllarda artan sporcu ölümlerine rağmen sporcularımızın risk durumlarını belirlemek ve özellikle rekabetçi sporlarla uğraşacak gençlerimizin sağlık durumlarını değerlendirmek maalesef Ülkemizde bir formalite olarak görülmektedir. AHEF olarak tüm uyarılarımıza rağmen bu duyarsızlığın sürmesini de kaygıyla karşılıyoruz. Genç sporcularımızın antrenmanlarda, müsabakalarda, sahalarda kaybedilmesi bir kader değildir. Yıllardır yaptığımız uyarılar dikkate alınmamış, 30.09.2019 tarihinde yayınlanan Sağlık raporları usul ve esasları hakkında Yönergede; sporcu lisans sağlık raporunun yine kamu hizmet sunucularından alınacağına yönelik genel ifade yer almış, ayrıntılı değerlendirme amaçlı branş uzmanları incelemesi göz ardı edilmiştir. Kardiyoloji uzmanı ya da Spor hekimleri tarafından ayrıntılı değerlendirmesi yapılması gereken gençlerimiz kulüpler ya da gençlik spor müdürlükleri tarafından aile hekimlerine yönlendirilmeye devam edilmektedir. Gençlerimizin aile hekimleri tarafından sevk edilmeleri tepkiyle karşılanmaktadır.
Sağlık raporlarının bir formalite, basit bir İmza olmadığı artık hem sporcularımızın aileleri hem de Bakanlığımız bürokratları tarafından fark edilmelidir. En kısa zamanda yeni bir düzenleme yapılmalı ve spor lisansları için sağlık raporlarının ilgili branş uzmanları tarafından verilmesini gerekli kılacak mevzuat hazırlanmalıdır. Aksi durumda, her geçen güç artan sporcu ölümlerine maalesef yenileri eklenecektir. AHEF olarak yetkilileri göreve davet ediyoruz' dedi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°