ROMEN ÖĞRENCİNİN ADANA MACERASI
Manşet Haber 6.03.2019 15:50:52 0

ROMEN ÖĞRENCİNİN ADANA MACERASI

ROMEN ÖĞRENCİNİN ADANA MACERASI







Çukurova
Üniversitesitesi’ne Erasmus öğrenci değişim programı çerçevesinde  gelen Romen öğrencinin Adana ile ilgili
paylaştığı fotoğraf ve görüntüleri rekora koşuyor.





Adana’nın
lezzetlerini  Romanyalı öğrenci Monna Irene, Instagram hesabı
üzerinden  yayınladığı  video ile tüm dünyaya duyurdu.  Videoda
Adana’ya özgü lezzetler ve Adanalı insanların misafirperverliğine değinen
Romanyalı Erasmus  öğrencisi Monna Irene ile Bölge Gazetesi’nden Salih
Onur Başkan ile Mehmet Kol bir araya geldi ve yaşadıklarını dinledi. Romen
öğrenci kendisini şöyle tanıttı, “Ben MonnaIrene Romanya vatandaşıyım. Tıp
Fakültesi 4. sınıf öğrencisiyim, Çukurova Üniversitesi’nde Erasmus + öğrenci
değişim programı kapsamında okumaktayım, 21 yaşındayım.”





Romen
öğrenciye yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:





Adana
hakkında ne düşünüyorsun Monna ?





“Benim
için Adana kesinlikle dalgıçlık yapmak gibi bir şey . Tarifi olmayan sürekli
bir şeyler yapmaya teşvik eden bir kent . Burada yaşayan insanların kendine
güveni oldukça yüksek. Burada yaşamak bence Adanalılar için gurur verici olmalı
. Cana yakın insanlar, muhteşem bir doğa ve sıcak kanlı olmaları kesinlikle
harika .”





Adana’ya gelmeden önce Adana hakkında ne düşünüyordun , Adana’ya geldikten sonra fikirlerinde bir değişme oldu mu? Mesela ailen ve yakın çevren buraya gelmeden önce ne düşünüyorlardı,  nasıl bir tepki verdiler bu süreci  bize biraz anlatır mısın ?









“Evet, tabiki,, Aslında ben eğitim göreceğimiz ülke ve şehirleri  seçerken Adana’yı seçmedim Romanya’ da okumuş olduğum üniversitenin sistemi  üzerinden rastgele dağılım sonucunda Adana’da okuyacağım belli oldu . Bu kısım biraz komik, çünkü benim Erasmus + programım ilk etapta Fransa’nın Paris kenti idi . Bu süreç için hazırlamam gereken bütün evrakları hazırladım yani Paris’e gidiyordum. Hatta orada kalacak yer bakmak için  Paris’e gittim. Daha sonra süreç içerisinde beklemediğim sorunlar yaşadım ve bir anda Adana için yeni planlar yapmaya başladım. Yeni süreç beklediğimden de hızlı gelişti ve aileme Adana’ya gideceğimden bahsettim. Onlara dedim ki ‘’Ben Paris’e gitmiyorum, Adana’ya, Türkiye’ye gidiyorum.” Tahmin ettiğiniz gibi onlar için kısa süreli bir şok etkisi yarattı. Çünkü ani bir karar değişikliği oldu ve biliyorsunuz medya ve dedikodular yüzünden başlangıçta biraz kaygılandılar. Adana’nın coğrafi konumu ve Suriye’de süre gelen bir savaş vardı. Türkiye’de Suriye’ye Adana üzerinden yakın olduğu için doğal olarak endişelendiler. Nasıl bir sürecin beni beklediği ve benim orada güvenli olup olmayacağım konusunda biraz tereddütleri oldu elbette. Kültürel farklılıklar, adapte olma sürecim gibi her ailenin çocuğu için endişelendiği konulardı bunlar. Neyse ki açık görüşlü ve beni destekleyen bir ailem var ve gitmem için onay verdiler. Yeni tecrübeler edinmem ve yeni fırsatları değerlendirmem ve yeni maceralar yaşamam  için tüm açık sözlü ve içtenlikle saygı ile  beni desteklediler. Onlara çok teşekkür ederim. Fikir şuydu ‘”Evet duyduğum şeyler var her ülke için medyada okuduğumuz haberler var fakat orada bulunmadan bu fikirlere ortak olmam imkânsızdı. Türk arkadaşlarım vardı duyduğum şu cümle çok komikti. Adanalılar çılgınlar, o kadar sıcakta güneşe ateş ediyorlar.” Evet tamam buraya gitmek istiyorum dedim  dedikodulara aldırış etmeme kararı aldım .









Geldikten
sonra ne değişti?





“Kampüse
geldim ve galiba Adana’da  ilk şokumu o an yaşadım. O kadar güzel bir konumdaydı
ki Çukurova Üniversitesi panaromik bir yapıya sahip. Bir tarafı orman, 
bir tarafı göl  ve büyüleyici bir yapıya sahipti.  Dağları görebiliyordum.
Yurtta kalırken  kendimi sanki 5 yıldızlı bir otelde konaklıyor gibi
hissettim. Dedim ki evet harika bir manzaraya sahibim.  Orman ve göl
arasında. Tamam, bu iki  unsur ve burada yaşayan genç insanlar,
Üniversitenin konumu  beni çok heyecanlandırdı. Kesinlikle bu bir fikir
değişimi için ilk büyük etkendi benim için. Kendime olan  güvenim daha da
artmaya başladı.





Sanırım
en çok sevdiğim şey Adana ile ilgili çok otantik bir şehir olmasıydı. Bu
şehirde yerel kültür etkisini çok rahat gözlemleyebiliyordum. Eski geleneklerin
günümüze olan yansıması, insanlar sokaklarda Türkçe müzik dinliyorlardı ve
bundan müthiş keyif alıyorlardı. Türk yemekleri , Sayamayacağım kadar çok
çeşitte kebap  ve şırdan..”





Peki
şimdi  kebabın başkenti olan Adana’da Adana kebabı yedin. O an ne
hissettin tadı nasıldı?





“İlk geldiğim hafta Adana’da tanıştığım insanlar üzerine sohbetler  sürekli kebap hakkındaydı. Birisi ile tanıştığımda ‘’Merhaba ben Monna, merhaba  ben barış sonraki soru Adana kebabı yedin mi nasıldı?‘’ şeklindeydil. Herkes adana kebabı soruyordu ve bu çok hoşuma gitti. Burada yaşayan insanlar çok cana yakındı. İlk geldiğimde yaptığım şeylerden biri adana kebap yemek ve gerçekten insanların bahsettiği kadar harika bir lezzet. Bayıldım!









Adana’da
yaşadığın bu süreçte unutamadığın bir olay yaşadın mı ?





“Kesinlikle
var hem de birçok. Ama şu an aklıma ilk gelen ve asla unutamayacağım bir olay
yaşadım. Üniversitenin girişinde otobüslerin bulunduğu büyük bir durak var,
orada bir adam vardı ve sürekli ‘’Barajyolu balcalı,  balcalı buyurun buyrun!’’
diye bağırıyordu. Bu kelimeler hafızama kazındı ve sürekli söylüyorum çok
eğlenceliydi daha önce hiç böyle bir şey ile karşılaşmadım. Komik olan, zaten
otobüslerde tabelalar ve otobüsün başlangıç ve bitiş rotası otobüsün önünde
kocaman harflerle yazılı. Neden böyle bir şeye ihtiyaç duyup sokak ortasında
aynı rotayı bağırarak söylüyordu. Sonra fark ettim ki bu bir kültürel 
oluşum ve çok hoşuma gitti .





Şu
an Instagram üzerinden yayınladığın video viral oldu ve günden güne izlenme
sayısı artıyor.  Bu videoyu çekme fikri nerden çıktı ?





“Adana’da
birkaç ay kaldıktan sonra, insanlardan hissettiğimiz cana yakın ve
misafirperver duygular bizi buna teşvik etti. İnsanların bize buraya özgü bazı
kültürel  şeyleri denememiz konusunda ısrarcı tavırları özellikle de
yemekler konusunda. Adana kültürel anlamda bizi yüzde doksan oranda
yönlendirildiğimiz şey yemekler idi. Oldukça zengin bir yemek kültürü olan
Adana’da insanlar bizim yabancı olduğumuzun farkına vardıklarında, yanımıza
gelip bize İngilizce  dilinde ‘’Şunu denediniz mi? Bakın böyle bir lezzet
de var‘’ gibi yönlendirmelerde bulunuyorlardı. Biliyorsunuz biz kesinlikle bu
kadar içten ve yoğun misafirperverlik duygularını  kullanmayız. Ama burada
karşılaştığımız o sıcak duygular ve insanların yaklaşımları, özellikle de
Adana’da harika. Onurlandırılmak, şımartılmak gibi duyguları yaşamaya başladım.
Daha sonra farkına vardım ki aslında bu misafirperverlik sadece ben değil
Adanalı olmayan bir kişinin turist olarak Adana’ya geldiğinde herkes tarafından
yaşamış olduğu bir durumdu. Birkaç ay sonra yaşadığım bu güzel misafirperverlik
için kendimi borçlu hissettim. Daha sonra dedim ki ‘’Pekala bu yaşadıklarımızı
 insanlara göstermemiz gerekli, baksanıza buraya gelmeden önce Adana
hakkında neler duydum fakat geldikten sonra Adana’da neler tecrübe edindim.”
Sonra Adana’da yaşadığımız anıları video olarak kaydetmeye başladım. Burada
amacımız yaşanılanları esprili ve şakalı bir biçimde kaydetmekti. Video
çekerken rastgele kamerayı açıyorduk ve gerçekten ne yaşadıysak onu
kaydediyorduk. Herhangi bir kurgu yoktu ve her şey doğaçlamaydı. İnsanlara
bazen video çekeceğimizi söylemeden kamerayı açıp sadece aramızda İngilizce
konuşup yaşadıklarımızı kaydediyorduk. Yani bu videoda yaşanan bütün olaylar
gerçek Adanalı insanların misafirperverliğini bize göstermiş oldu .”





Yani
bu videoyu kaydetmeden önce herhangi bir kurgu planlamadınız ve  bu kadar
ünlü olacağınızı tahmin etmiyordunuz doğru mu?





“Hayır,
asla bu kadar yayılacağını hatta  yolda yürürken insanların bize bakıp
bizi parmakla göstermelerini beklemiyorduk. Resmen video viral oldu ve ulusal
kanalların ana haber bültenlerinde yer alacağımızı bile tahmin edemezdik. Tamam
belki sosyal medya üzerinden izlenme sayısı fazla olabilir diye düşündük fakat
bu kadarı tahmin ettiğimizin çok çok ötesindeydi .





Video
yayınlandıktan sonra hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu? Mesela ailen ve
Romanya’da yaşayan arkadaşların bu duruma ne dediler?





“Bu
soruyu iki şekilde kategorilendirecek olursak eğer; birincisi yaşadığım şehirde
yaşayan tanıdığım insanlar, ikincisi ise Türkiye’de yaşayan Türk arkadaşlarım.
İlk olarak Romanya’da, yaşadığım şehirde  haberlerde yer almamı sosyal
medya üzerinden fotoğraflar ve haberlerin linkleri olarak paylaştım. 
Annemi paylaştığım fotoğrafta “Anne bana  bak , televizyonlardayım” diye
yazarak etiketledim . O da beni arayarak “Aman tanrım neler oluyor? Evet seni
haberlerde gördüm ve şaşırdım neler yapıyorsun kızım‘’ dedi. Aslında farklı
ülkelerde yaşayan  insanların videoyu izlediğinde  tamamen
anlamamalarından çok eğleniyordum. Çünkü onlar sadece “Burada özel olan ve
medyanın ilgisini çeken şey ne? video boyunca sadece  yemek yiyorsunuz’’
diye düşünüyorlardı. Ama daha sonra bu durumu açıkladığımda “Evet burada özel
bir durum söz konusu, çünkü burada insanlar için yemekler gerçekten çok özel ve
önemli gerçekten buraya gelip ziyaret edip görmeniz ve tatmanız gereken
lezzetler var”  dedim. Çünkü görüyorsunuz burada ne kadar güzel tecrübeler
ediniyor ve kültürel bir zenginlik ile karşılaşıyorum. Çok fazla turist sosyal
medya üzerinden bana mesaj atıp Adana hakkında sorular sormaya başladı.
Örneğin  bu gün İzmir’de yaşayan bir Türk  arkadaşım Adana’ya
ziyaretime gelecek. Gelmeden önce bana dedi ki senin videonu izledikten sonra
çok acıktım ve Adana’ya seni ziyaret etmeye geliyorum. Türkiye’de yaşayan
arkadaşlarımın tepkilerine gelecek olursak , en iyi aldığım reaksiyon şuydu
‘’Adana hakkında  bizi çok gururlandırdın. İnsanlar videoyu izledikten
sonra Adana hakkında daha fazla konuşmaya başladılar. Adana Türkiye’nin
haberlerde yer alan haberleriyle bazen ürkütücü ve insanlara tuhaf gelen
medyatik bir kent. Fakat Adana’nın aslında bir diğer yüzünü de insanlara
göstermiş olduğul için bana teşekkür ettiler.  Bu sözler beni gerçekten
çok mutlu etti ve bu video  gibi videolar  hazırlama  kararı
aldım ve Adana’nın güzel taraflarını insanlara göstermek istedim. Bu kesinlikle
sadece bir başlangıç .”





Şu
an Adana’da öğrencisin ve bir süre sonra buradaki eğitim program sona erecek ve
ülkene döneceksin. Peki hiç Adana’da, ya da Türkiye’nin herhangi bir kentinde
yaşamayı düşündün mü?





 (
Türkçe olarak ) Kader !





Yanlış
duymadım kader dediniz  değil mi ?





Evet
doğru duydunuz, Kader, bilmiyorum göreceğiz .





Eklemek
istedikleriniz var mı?





“Kesinlikle,
iki şey söylemek istiyorum ; birincisi bir konuya açıklık getirmek
istiyorum,  videonun  sonunda hastane ile ilgili olan bölüm 
konusunda birçok insan bize mesaj  attılar, yediğimiz yemekler sonrasında
rahatsız olmamız ve hastaneye kaldırıldığımız iddia edildi. Kesinlikle ve
kesinlikle böyle bir durum yok ve olması da zaten bence  mümkün
değil.  Bu kısım sadece bir şaka. Evet Mirza isimli arkadaşım ile 
beraber hastaneye gidiyoruz fakat onun hiçbir şeyi yok gayet iyi bunun için
merak etmeyin.  İkincisi ise; Bize bu videonun yayılması, tanıtımı ve
paylaşımları için insanlara çok içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bizi
desteklediler, cesaretlendirdiler .Söz veriyorum bir sonraki videoda Adana’nın
daha güzel ve daha özel yönlerini konu alıp sizleri daha çok gururlandıracağım





Teşekkür
ettik.. Yeni videolarını merakla beklediğimizi söyledik.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°