SAĞLIK DA MÜLAKAT SINAVI ADALETLİ DEĞİLDİR
Manşet Haber 15.05.2019 16:37:13 0

SAĞLIK DA MÜLAKAT SINAVI ADALETLİ DEĞİLDİR

SAĞLIK DA MÜLAKAT SINAVI ADALETLİ DEĞİLDİR

Sağlık Ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Adana Şube Başkanı Muzaffer Yüksel, Sağlık Bakanlığı’nın 663 sayılı KHK’nın 45/A Maddesinin verdiği yetki ile sağlık personeli alımına sözlü sınav ve mülakat getirdiğini anımsatarak,” Sağlıkta mülakat sınavı adaletli değildir, kabul etmiyoruz” dedi.

SES Adana Şube Başkanı Muzaffer Yüksel yazılı açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

“Sözleşmeli Sağlık Personel yerleştirme ile Sözlü Sınav Usul ve Esasları  yürürlüğe koydu.  663 Sayılı KHK ‘nın ilgili hükmü Sağlı Bakanlığına doğrudan KPSS puanı veya KPSS sonrasında sözlü sınavla personel alım yetkisi vermektedir.

KPSS’den en yüksek puan alanlarının 3 Katı Aday Sözlü Sınava Alınır.

MADDE 5: sözleşmeli sağlık personel alımı için yapılacak sözlü sınavlar da merkezi sınav komisyonu 5 kişiden oluşur.

MADDE 6: merkezi sınav komisyonun belirlediği iller de yapılan sınavlar da 3 kişilik  sınav komisyonu kurulur.

MAADDE 9: KPSS Puanı esas alınarak bakanlıkça ilan edilen toplam pozisyonun en az 3 katı  kadar aday sözlü sınava çağrılır

Değerlendirmeler 100 puan üzerinden komisyon üyelerinin verdiği puanların aritmetik ortalaması alınır sınavlar iki yıl geçerlidir. Alım yapıldığında KPSS puanı ile sözlü sınavın aritmetik ortalaması personel alım puanıdır.

MÜLAKAT sınavları adaletli değildir tarafsız değildir

örnek : ( KPSS PUAN 80 + SÖZLÜ PUAN  20 =100 puan Sınavı KAYBETTİ

diğer aday KPSS PUAN 30 + SÖZLÜ SINAV PUANI 80 PUAN = 110 KAZANDI)

2002 Yılından bu günden beri sınavlarda çalınan soruların yandaşlara dağıtılmasıyla, ilgili iddialar iş yerlerinde iktidarın sendikasına üye olmayanların türlü baskıya maruz bırakılmasıyla, KHK’lerle ihraçlar ve  arşiv güvenlik soruşturmaları  işe giremeyenler herkesin çalışanların iş güvencesinin yok edilmesi, iş yerlerinde atamalar da  kurum içinde iş bölümlerine performans puanı yüksek  bölümlerde çalışma nöbet eşitsizliği ve kalite yönetim yerlerinde çalıştırma yandaş sendikanı  söz sahibi olması liyakata önem verilmedi iktidara yakın sendikaya üye olmayanlara her türlü baskıya mobinge maruz bırakmak onlara  her türlü angarya işleri yaptırmak kamu alanını arka bahçesine çoktan çevirenler şu anda çalışan 1000 kadar vekil ebeler  ASM ler de çalışan  kadro karşılığı kamu personelleri kadro verilmedi

Bugün de mülakat sistemi getirerek kendilerinden olmayan hiç kimsenin sağlık alanında çalışamamasını garantilemek kadrolaşmak istiyorlar. Sağlıkta Mülakat sınavını Kabul etmiyoruz! Tüm sağlık emek ve meslek örgütlerini sağlıkta mülakata karşı birlikte mücadeleye çağırıyoruz.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°