SARAY MÜTEAAHİTLERİNDEN 1 LİRA VERGİ ALIYOR MUSUNUZ?
SİYASET 12.11.2019 00:12:02 0

SARAY MÜTEAAHİTLERİNDEN 1 LİRA VERGİ ALIYOR MUSUNUZ?

SARAY MÜTEAAHİTLERİNDEN 1 LİRA VERGİ ALIYOR MUSUNUZ?


CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, 2020 yılı bütçesini eleştirerek, “Toplumun tüm kesimlerini kapsamayan bu bütçe hiç kimseye fayda sağlamayacak” dedi. Bütçenin emeklinin, emekçinin, esnafın vergileriyle oluşturulduğunu kaydeden Bulut, “Bütçeden milyarlarca lira aktarılan Saray’ın müteahhitlerinden 1 lira vergi alıyor musunuz?” Diye sordu.
CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada ekonomik gelişmeleri ve bütçeyi değerlendirdi. Meclisin en önemli görevlerinden birinin bütçeye onay vermek olduğunu kaydeden Bulut, Anayasa’nın “Kamu giderleri için mali güce göre vergi alınız” maddesini hatırlattı. Gerek 2020 bütçesinin gerekse bundan önceki bütçelerin hiçbirinin bu madde doğrultusunda hazırlanmadığını kaydeden Bulut, bütçenin hiç kimseye fayda sağlamayacağını bildirdi.
Ekonomik kriz döneminde çıkartılan bütçenin toplumun tüm kesimlerini kucaklaması gerektiğini kaydeden Bulut, “Baktığımızda sarayın 5 müteahhidi bile bu krizden etkileniyor. Sarayın 5 müteahhidinin aldığı krediler ödenemez hâle gelmiş durumda. Çünkü bugünkü kriz 2001'deki krizden farklı, 1994'teki krizden de farklı. 1994'teki kriz daha çok kamuyla alakalıydı, 2001'deki daha çok bankacılıkla alakalıydı. Ama bugünkü kriz, 2018'deki kriz çoğunlukla özel sektörün aşırı borçlanmasından kaynaklı. böyle olunca da kurdaki artış özellikle kamuyu, özellikle özel sektörü etkiledi” dedi.
Krizin, kamu boyutunu da gözler önüne seren Bulut, iktidarın kamu-özel ortaklığı ile hasta garantili şehir hastanesi, geçiş garantili köprü, yolcu garantili havalimanı, ödeme garantili finans merkezleri yaptırdığını bildirdi. Kur artınca ödenemez hale geldiğini kaydeden Bulut, Varlık Fonu’nun 1 milyar 650 bin lirayla İstanbul Finans Merkezi’ne ortak olduğunu, Sanayi Bakanlığı’nın, 220 milyon lira Sağlık Bakanı’nın eski hastanesine teşvik verdiğini bildirdi.
Emeklinin, emekçinin, esnafın vergileriyle oluşturulan bütçenin buralara aktarıldığını kaydeden Bulut, sayıları 1 milyon 800 bin kişiyi bulan esnafın KOBİ borçlarının, ertelenen borçların geçen yıla oranla 2 katına çıktığı, ödenemeyen borçların da 2 katına çıktığını belirtti. Sayıları 14 milyonu bulan işçilerin 10 milyonunun yoksulluk sınırında yaşadığını kaydeden Bulut, istihdama yönelik, esnafa yönelik bütçede hiçbir kalemin olmadığını, bütçenin Saray’ın müteahhitlerine aktarıldığını kaydetti. Bulut, “Bütçeden milyarlarca lira aktardığınız müteahhitlerden 1 lira vergi alıyor musunuz?” diye sordu.
VERGİ SİSTEMİ ADİL OLMALI
Vergi sisteminin çağdaş ve adil olması gerektiğini kaydeden Bulut, ekonominin bel kemiği olan esnafa ek düzenlemeler getirilmesini, Çek Yasası’nın değiştirilmesini istedi. Bulut, “Sicil affı getiremediğimiz durumda borcunu ödeyemeyen vatandaşı hapse atacağız, borcunu alma ihtimalimiz de kalmayacak. Dolaylı vergileri bir an önce düşürmek gerekiyor. Esnafa kredi vermemiz gerekiyor. KOBİ'lere, sosyal güvenlik açısından, yanında çalıştırdıkları işçi açısından katkı vermek gerekiyor; en azından 1 işçiyi devletin finanse etmesi gerekiyor” dedi.
Açlık sınırının altında yaşayan asgari ücretliden alınan vergi oranının düşürülmesi gerektiğini kaydeden Bulut, “Bu bütçe, sarayın etrafındaki üç beş müteahhidin bütçesi değil, halkın bütçesi olmalıdır” dedi.






YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°