SARIYER’DEKİ “YEREL YÖNETİMLER VE EDEBİYAT” PANELİ VE ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI ZEYDAN KARALAR..!

SARIYER’DEKİ “YEREL YÖNETİMLER VE EDEBİYAT” PANELİ VE ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI ZEYDAN KARALAR..!


Sarıyer’deki “Yerel Yönetimler ve Edebiyat” paneli ve Adana
Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar..!





Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, 26’ncı
Adana Altın Koza Uluslararası Film Festivali’nin açılışı nedeniyle yaptığı
konuşmada “Adana kültür ve sanat kenti. Bünyesinden çok sayıda değerli sanatçı
çıkmış bir yerdir..” demiş.





Doğru söylüyor.. Çukurova’nın bereketli toprakları bugüne
kadar onlarca, yüzlerce sanatçı, edebiyatçı, yazar, şair yetiştirmiştir.
Müzisyeni vardır, ressamı vardır, fotoğrafçısı, heykeltıraşı, tiyatro ve sinema
oyuncusu vardır.





Ancak yıllardan beri bu kültür-sanat insanlarının büyük
çoğunluğu Adana’da aradığını bulamayınca ilk fırsatta da kapağı İstanbul’a atar,
binbir mücadele sonucu isim yapıp, ünlendikten sonra da Adana’ya, kendi
memleketlerine konuk olarak davet edilirler.





Çünkü Adana’da yaşarken istediklerini bulamamakta,
bekledikleri değeri görememekte, daha ileriye adım atacak imkan onlar için
yaratılamamaktadır.





Adana’da gerçekleştirilen Altın Koza ya da Portakal Çiçeği
gibi renkli festivallere konuk olan edebiyatçı ve sanatçıların büyük bölümü de bu
insanlardan oluşur.





Adana’da yirmi yıl süresince (1986-2007) hem gazetecilik
yapıp hem de kültür-sanat faaliyetlerinde bulunmuş biri olarak bu
söylediklerimi maalesef ki bizzat yaşayarak görmüş bir kişiyim.





Ancak kendi çabasıyla, mücadelesiyle kültür-sanat dünyasında
var olma uğraşı veren, edebi eserler yazmaya ve yayınlamaya çalışan, fotoğraf
sergileri, müzik dinletileri, imza günleri yapmaya çalışan bu değerli insanlar
bir yerden sonra vefasızlık ve sahiplenilmemekten dolayı alıp başını
gitmektedir. Ya da “olduğu kadar” deyip, olanla yetinmeyi tercih etmekte, kendi
kabuğuna çekilmektedir.





Sonuçta da Adana’yı terk edip, kültür ve sanatın merkezi
olarak görülen İstanbul’da bin bir mücadele sonucu, o da şansı yaver giderse
isim yapıp, ünlenince festivallerin, şenliklerin ve benzeri sanatsal
faaliyetlerin özel konuklarından biri olarak davet edilmekte, “Adana’mızın
yetiştirdiği büyük sanatçı-edebiyatçılardan biri diye iltifatlarla sahip
çıkılmaktadır.





Bu arada bu hafta içinde yani 25 Eylül Çarşamba günü
İstanbul Sarıyer’de 8. Sarıyer Edebiyat Günleri başlayacak.





210 edebiyatçının, 40 yayınevinin katılacağı bu kültürel
etkinliğin onur konuğu Hıfzı Topuz olacak, Ahmet Ümit’e de Beyaz Martı Edebiyat
Onur Ödülü verilecek. Ayrıca Edebiyat Günleri kapsamında düzenlenen Fakir
Baykurt Öykü Yarışması’na Türkiye’nin dört bir yanından katılan ve dereceye
giren yazarlar da ödüllerini alacak.





Ben de bir gazeteci-yazar olarak Sarıyer Edebiyat Günleri’ne
ilk gününden itibaren katkı sağlayan, hatta Adana’da edindiğim tecrübeleri
buraya taşıyan biriyim. Sekiz yıldan beri de öykü yarışmasında jüri üyeliği
yapıyorum.





Binlerce kitapsever tarafından ziyaret edilmesi beklenilen
8. Sarıyer Edebiyat Günleri’nin üçüncü günü, yani 27 Eylül Cuma günü bana göre
çok önemli bir panel gerçekleştirilecek. Moderatörlüğünü Sarıyer Belediye
Başkanı Şükrü Genç’in yapacağı ‘Yerel Yönetimler ve Edebiyat” adlı panelin
konuşmacıları ise dört büyükşehrimizin CHP’li belediye başkanları.. Ekrem
İmamoğlu, Mansur Yavaş, Tunç Soyer ve Zeydan Karalar, panelde bu konuyla ilgili
görüşlerini ve çalışmalarını anlatacaklar.





Ben, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’dan bu
panelde şu sözleri duymak isterim;





“Seyhan İlçe Belediye Başkanlığım ve Büyükşehir Belediye
Başkanı olduktan sonra belediye olarak Adana’da yaşayan şu kadar yazar ve
şairin kitabının basımına katkı sağladık, şu kadar edebiyatçıya imza günü
düzenledik, şu kadar edebiyatçının panel, konferans, söyleşi ve dinletilere
katılımını sağladık ve şu kadar edebiyatçının şu kadar okurla buluşmasını
sağladık.. Bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz..”





Eğer sayın Belediye Başkanı bunu diyebiliyorsa ve bunu da
gerçekten yapmışsa, Adana’daki edebiyatçı dostlarım adına kendilerine çok
teşekkür ediyorum.





Aksi takdirde panel ve söyleşilere katılıp “edebiyat
yapmanın” alemi yok..!





Not: Diğer Büyükşehir Belediye Başkanlarımızdan da aynı
çalışmalarda bulunup, edebiyatçılara destek verdiklerini ve vereceklerini
duymak elbetteki bizi mutlu edecektir





Edebiyat Günleri’nde görüşmek üzere, sevgiler..



Tuncay DAĞLI

24.09.2019 11:21:31

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI: