SEÇMEN 'İKTİDARI' UYARDI!

SEÇMEN 'İKTİDARI' UYARDI!


Seçmen “iktidarı” uyardı!





Doyumsuzluk,





Hep benim “olsunculuk”,





Hep ben “kazanayımcılık”,





Hep ben “konuşayımcılık”,





Hep ben “kızayımcılık”,





Hep ben “yönlendireyimcilik”,





Hep ben…





Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle “kırılmanın” başlangıcı mı?





***





Gelen son anakent sonuçları; “muhalefetin” güçlü ya da tutarlı politika izlediğinden değil, yurttaşın mutfağında yaşanan “yalımın” ne denli yakıcı olduğunun kanıtı!





Ancak yeterli olduğu kanısında değilim!





Ekonominin “el yaktığı” dönemleri anımsayın…





En son ikibinbir’de Ecevit hükümetini yerinden etmişti!





Bir gün öncesinde her şey güzelken, hükümete övgüler dizilirken, ortakların uyumu ballandırılarak anlatılırken; sözde bir anayasa fırlatılmasıyla alt-üst olan ekonomi hükümetin “tu-kaka” olmasına yetmişti!





İlk seçimde de bedeli ödetilmişti!





Haziran seçimlerinden günümüze kaç kez yazdım bilmiyorum…





Yabancı paranın iki katına çıkıp, ulusal parayı yarı yarıya değersiz kıldığı,





Karşı koymalarla yüzde kırklara düşürüldüğü, şimdi orada da tutulamadığı,





Piyasadaki birçok sektörün çöküş yaşadığı,





Beyaz eşyada, otomotivde, mobilyada “iktidarın” sektörü kurtarma çabasının işe yaramadığı,





Emekçi katmanın her gün biraz daha “doyumsuzluğa” sürüklendiği,





Emekçi için atılan “iyileştirme” ataklarının yetersiz kaldığı,





Kurtarma çabalarının “anaparadara” yoğunlaştırıldığı,





Asgari ücrette, emekliye “hak” görülen maaşta açlık sınırının görmezden gelindiği,





En yaşamsal besinlerin, ülke topraklarında üretilmesi yerine dışalımla sağlanması yoluna gidildiği,





Üreticinin toprağını ekebilmesinde kullanıldığı girdilerin fiyatlarına gelen zamla birlikte ekemez duruma geldiği,





Toplumun “üreten” değil, “tüketen” toplum olmasının önünü açılmaya çalışıldığı…





***





Yerel seçime “bu” sorunlarla gidildi…





“İktidarın” bu sorunları çözmek, çözüm yolları aramak, yurttaşı üretime yönlendirmek yerine seçtiği “gerilim dili” alanlarda boy gösterdi.





Her seçim olduğu gibi, “iktidarın”;





Kendinden başkasına oy vereni,





Adayından başkasını destekleyeni,





Dediklerini eleştireni,





Savunduklarını yerenleri…





Hayın, yaramaz, uzak durulması gereken, çöplük, pislik sayıldı…





Batıda “muhalefete” destek olduğu söylenen siyasi görüş ‘hayın”, doğuda “iktidara” destek olan aynı siyasi görüş “bekayı bilen” bile oldu!





***





Yerel seçimde “muhalefetin” genel merkez olarak değil de…





Belki de “en yerinde aday” olarak siyaset yaşamında yer bulacak olan Ekrem İmamoğlu’nun ekranlarda, gazete sayfalarında bıraktığı izin etkisi olacağı kanısındayım…





Ankara’da Mansur Yavaş’ın,





İzmir’de Turç Soyer’in,





Kentim Adana’da Zeydan Karalar’ın,





Mersin’de Vahap Seçer’in, anakentlerinde gösterdikleri başarının içinde bile İmamoğlu’nun izleri vardı…





Buna bir de “ekonomiyi” eklediğimizde…





***





İşte burada…  





Doyumsuzluk,  “olsunculuk”,  “kazanayımcılık”,  “konuşayımcılık”,  “kızayımcılık”, “yönlendireyimcilik”…





Bir de buna “domates, biber patlıcanı” ekleyince…





Bu seçimin sonucu, bu yaşananların ardından “iktidar” adına büyük bir kazanım!





Akşamları, “yandaş” olarak bilinen, dün akşama değin aa’nın İstanbul sonuçları için “kendince” söylemler geliştirip, “leblebiden nem” çıkartmaya çalışan konuşmacıları ekranlarına taşıyan teviler “neden kaybettik” sorusunun yanıtını ararken “bir başka” yerdeydiler!





Gergin seçim ortamı,





Öncesinden gelen tıkanıklık sanki hiç yaşanmamış, ya da tüm olanların sorumlusu onyedi yıldır “iktidarda” olanlar değilmiş gibi…





Büyük kentlerdeki bu sonucu gördüklerinde şunu diyemediler;





Seçmen “iktidarı” uyardı!



Oktay EROL

3.04.2019 19:33:33

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI