Dünyanın en büyük ekonomisi tartışmasız ABD’dir. ABD bu gücünü AR-GE, strateji ve inovasyona borçludur.
Bir proje tasarladığında ilk önce bir fizibilite dönemi, hazırlık dönemi geçiriyor. İlerde oluşacak bütün olasılık hesaplarını, problemleri analiz ediyor. Sonrasında retim aşamasında oluşacak sorunları belirleyip piyasa koşullarına adapte ediyor ptrojesini.
Bütün veriler, en temelden, en sona kadar hesaplanıp bir karlılık netliği sağlandığında, üretime geçiyor.
Bu üretim aşamasında da en temel stratejilerinden biri inovasyon.
Ürettiği ürüne mutlaka bir yenilik katıyor.
İnovasyon dediğimizde tam da bu. Alışılmış kalıplarını algı yoluyla kırıp, aslında bir öncekinden çok da farklı birşey üretmeden, devrim yapmışçasına pazarlamak.
ABD ilk iş olarak, kavramları değiştirir.
Rus salatasını Amerikan salatası yapmak gibi, bir gecede Esad’a Esed dememiz gibi.
* * *
Son yüzyıla ABD bakışı damgasını vurmuştur bütün dünyaya.
Siyasetten, sanata, spordan,edebiyata, medyaya, hatta üretim ve pazarlama modellerine kadar.
2002’den beri Akp’nin bize söylediği “geliştik, çok geliştik, lider devlet” olduk teraneleriyle yaşadığımız durum, ABD menşeli, “toplum-algı yönetiminin” bize uyarlanmış halidir.
Ülkenin son 40 yıllık büyüm ortalamasının, son 15 yıllık büyüme ortalamasından daha yüksek olması gibi.
Söylenen enflasyonun, yaşanılandan daha az olması gibi.
Güçlü ve milli ordunun, kumpaslarla var edilemeyeceği gerçeğinin halktan gizlenmesi gibi.
15 yıl öncesine göre daha az saygı gören bir devletin, uluslararası platformlardan dışlanmış bir ülkenin, lider devlet olamayacağı gerçeği gibi.
* * *
Akp ile bir kavram daha değişti.
Artık zam yapılmayan ülke olduk.
Zam yok, “fiyat ayarlaması” var.
Zam kelimesi kullanımdan kaldırıldı, yerine “fiyat ayarlaması” denilen bir kavram kullanılarak, halkta “zam” kelimesinin oluşturduğu antipatiklik giderildi.
Pavlov’un şartlı refleksi .
Zil çaldı, yemek gelecek diye şartlanmış canlı misali, zam varsa ülke batıyor, ekonomi kötü yerine, “fiyat ayarlaması” var, iktidarın mutlaka bir bildiği var, daha ne yapsın canım optimistliği(!)
Faşizm kelimelerle, kavramlarla iktidarını pekiştirir.
Kendi dilini oluşturur. Buradaki başarısı, ömrünü belirler.
Toplumun gündemini ne kadar belirlerse, toplumun dilini kendi düşüncesine göre ne kadar değiştirise iktidarı o kadar uzun sürer.
O yüzden, “türban” der “cuma” der “ramazan” der.
Ama asla “şeker bayramı” demez.....