SEYHAN’DA YAŞLILAR İÇİN “ÜÇÜNCÜ MEVSİM BAHAR KÖYÜ”
Manşet Haber 22.03.2019 01:17:28 0

SEYHAN’DA YAŞLILAR İÇİN “ÜÇÜNCÜ MEVSİM BAHAR KÖYÜ”

SEYHAN’DA YAŞLILAR İÇİN “ÜÇÜNCÜ MEVSİM BAHAR KÖYÜ”






CHP
Seyhan Belediye Başkan Adayı Akif Kemal Akay, Seyhan’da her yaş grubundan
insanın mutluluğu için canla başla çalışacaklarını söyledi





Akay, Seyhan’da yaşlıların mutlu, huzurlu bir yaşam sürmelerini sağlayacak olanakları hayata geçireceğini belirtti.  Akay, Seyhan’ın dört bir yanında ayrım yapmaksızın tüm yurttaşlara hizmet götüreceklerini,  kadınından erkeğine, çocuğundan yaşlısına herkesin, bir arada, mutlu, huzurlu bir yaşam sürmeleri için seferber olacaklarını kaydetti.









Aile
ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı-Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün
resmi rakamlarına göre 2018 yılında yüzde 8’lerde olan yaşlı nüfusunun, 2025’e
kadar yüzde 10,2‘lere çıkmasının öngörüldüğünü aktaran CHP’li Akay, Seyhan’da yaşlılar
için kentin karmaşasından uzakta, sakin, doğa ile iç içe, havası temiz bir
yerde “Üçüncü Bahar Köyü” kuracaklarını dile getirdi.





CHP’li Akay,  Emekli Dinlenme Evleri’yle de emeklilerin ve yaşlıların yaşam kalitesini yükseltip, onların sosyalleşmeleri, günlerini huzurlu ve mutlu geçirmeleri için çalışacaklarını ifade etti.







YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°