Seyir mi, Mücadele mi?

Seyir mi, Mücadele mi?


Türkiye’yi yönetenler ya da yönettiğini sananlar, önümüzdeki günlerde TBMM’ne getirecekleri yeni torba ya da çuval yasa ile, 6235 Sayılı Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Kanunu’nu değiştirerek; TMMOB’ni boğmak, yok etmek istiyorlar.

Ülkemizde asker, sivil, yargı, basın, vb. tüm kurum ve kuruluşları ele geçirenler, en azından “Silivri Zindanları” yöntemiyle susturanlar, TMMOB engelini de aşmak istiyorlar.

Yeni düzenleme ile;

ü  Ülkemizde 70 e yakın mühendislik mimarlık dalı her ilde kendi odasını kurabilecek.

ü  Örneğin, Adana’da bir X mühendislik dalından 25 mühendis var ise “Adana X Mühendisleri Odası” nı oluşturacak.

ü  Yani her ilde onlarca mühendis odası olacak.

ü  Bu il odalarının Ankara’da 70 e yakın genel merkezi olacak.

ü  Bu küçük küçük, mini minnacık odaların çıkaracağı yönetmelikler Şehircilik Bakanlığı’nca onaylanmak zorunda. Onaylanmaz ise hükümsüz hale gelecek.

Sultan; ele geçiremediği, hükmedemediği bu kaleyi de ‘milli irade’ savının arkasına sığınıp, yıkıp tarumar etmek istiyor.

Sultan; 1000 odalı sarayında, çevrede muhalif ses olmadan lale devrini yaşamak istiyor.

Sultan; ülke çıkarı, ulusal çıkar, halkın çıkarı, vb. söylemlerden nefret ediyor.

Sultan; ülkemizin bütün tersanelerini, bütün kalelerini ele geçirip sonra da yönünü Ortadoğu’ya dönüp pupa yelken ilerlemek istiyor.

ü  Ayakkabı kutuları ve para kasalarıyla ülkeyi soyup soğana çevirenler,

ü  Barıştan ve insanlıktan nasibini alamamış, demokrasi, özgürlük ve insan hakları düşmanları,

ü  Sana düşman, bana düşman, düşünen insana düşman olanlar,

Yeni torba yasa ile;

ü  Sömürü, gasp ve talan düzeninin tekerine çomak sokan,

ü  Demokratik, bilim ve teknoloji temelinde sanayileşmiş bir Türkiye mücadelesi veren,

ü  Birlikte tasarlayıp birlikte üreten, ürettiğini sorgulayıp yeniden üretenlerin, mühendis ve mimarların öz örgütünü

dağıtıp, parçalayıp, işlevsizleştirmek itiyorlar.

Sömürünün, soygunun, rantın, vurgun ve talanın önündeki bir engeli daha aşmak istiyorlar.

Meslek örgütlerini, merkezi ve yerel iktidarlara bağımlı hale getirmek istiyorlar.

Bu süreçte; ya oturup seyredeceğiz ya da demokrasi, özgürlük, barış ve geleceğimiz için mücadele edeceğiz.

Vicdan sahibi olanlara önemle duyurulur.

18 Aralık 2014.

Mahmut TEBERİK

Mahmut TEBERİK

21.12.2014 21:43:14

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI