ŞİRKET Mİ, KOOPERATİF Mİ?

ŞİRKET Mİ, KOOPERATİF Mİ?

 

Trump ülkeyi şirket gibi yönetiyormuş!

ABD Devlet Başkanından veya bir kapitalistten ne beklenir, elbette şirket gibi yönetmesi.

Yoksa ülkeyi kooperatif gibi mi yönetmeliydi. Emekten yana, paylaşımcı, adil ve vicdani.

Kooperatif gibi yönetecek olsa, orada işi ne, sosyalist mi arkadaş?

Bizi şaşırtan nedir?

Bizi şaşırtan asıl konu, bunun manşet olması. Trump’ın bilinmez bir kapitalistmiş gibi bize sunulması. Madolyonun bir de diğer yüzü var ki oda şaşırtıcı mesela.

Solun değerlerine sahip olduğunu düşündüğümüz, soldan baktığını, ya da emekten yana olduğunu iddia edenlerin de ülkeyi veya kurumları şirket mantığıyla yönetmeleri. Her yer de Trump mantığı işliyor.

Şirket mantığı nedir derseniz, yüzde yüz kar mantığıdır.

Aslolanın şirket olduğu, rakamların dünyasıdır.

Bankacılığın, sendikadan üstte tutulduğu, kar dediğimiz faiz dediğimiz emekten çalınan payın, başarının en önemli kriter sayıldığı, insanın yok sayıldığı, kapitalist ekonomik sistemin en temel taşı.

Şirket!

Sihirli kelime bu.

****

90’lar da yıkılan kömünizm ve duvarlarla birlikte oluşan tek kutuplu dünyada, emperyalist güçler para babaları, kömünizm tehditinden kurtulmanın verdiği rahatlıkla, sağlıkta, eğitimde, çalışma hayatında bol keseden dağıttığı tavizleri tek tek geri almaya başladı.

2000’lere geldiğimizde elde ne parasız sağlık hizmeti kaldı, ne parasız eğitim hakkı ne de sendikal haklar, iş güvencesi kaldı.

Birileri hep diyorlardı ya, ideolojiler bitti, ne o ne bu kaldı, bundan sonra herşey aynılaşacak, insana değer verilecek falan ekonomik refah öncelikli olacak dünyada.

Ne kadar da güzel bir propaganda, ne kadar güzel bir masal.

Yersen tabi, yoksa biliriz, kapitalizm gölgesini satamayacağı ağacı keser, mantığı budur.

İnsana değer diye birşey yok, öncelik kar sonrasında kalan en az oranda insana değer gelir liste sıralamasında.

Post-truth dünya bu yaşadığımız dünya, neşet Ertaş’ın dediği, yani bildiğin “ah yalan dünya, yüzüme yalandan gülen dünya”.

Ülkelerin büyüdüğü, kalkındığı ama insanların fakirleştiği, işsizliğin ve hayat pahalılığın arttığı dünya.

Herşeyin imaj olduğu, vicdanın, adaletin, özgürlüğün, eşitliğin asla olmadığı.

Bu dünya emekten yana olanların değil, sermayenin dünyası olacak. Dünyayı yöneten 1000 ailenin dünya gelirinin %50’sinden fazlasını almaya talip olduğu bir dünya olacak.

****

Birileri hala solun ne olduğunu, emeğin ne olduğunu, kendilerinin nerede durduğunu, sağ ve solun ilkesel farklarını anlamamış belli ki!

Akılları, fikirleri, icraatleri Trump, dilleri Ovacık’ın kooperatifci başkanı Maçoğlu.

Siyaset yapma biçimleri, yönetme anlayışları bütün yaşam şekilleri kapitalist, tek adamcılık, höt zöt.

Herşeyi bilirler, oysa ki hiç birşey bilmezlerpaylaşmayı değil, biatı itaatı severler.

Ruhları sağda, sadece dilleri solda.

adanaulus

20.12.2017 17:12:42

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI