SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI VE KOLTUĞUN CAZİBESİNE KAPILANLAR..!
Manşet Haber 18.01.2020 12:53:06 0

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI VE KOLTUĞUN CAZİBESİNE KAPILANLAR..!

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI VE KOLTUĞUN CAZİBESİNE KAPILANLAR..!

Dernek, cemiyet, kulüp ve sendika gibi sivil oluşumlardan meydana gelen sivil toplum kuruluşları bir ülkenin en demokratik örgütleri olması gerekir.
Sivil toplum örgütlerinin her anlamda bağımsız olması, hiçbir kişi ya da kurumun uzantısı veya destekçisi olmaması, çok geniş kitleleri kucaklama ve hitap etme konusunda vazgeçilmez ilkelerden biridir.
Yöneticilerinin de, üyelerin özgür iradesiyle belirlenip, o STK’nın kuruluş amacına ve hedeflerine uygun şekilde hizmet üretmesi en doğal olanıdır.
Bir STK’nın, öncelikle üyeleri olmak üzere, toplum menfaatine her konuda görüş ve fikirler geliştirip, yaşama geçirilmesi için faaliyette bulunması, yönetimdeki ya da yönetici olmak isteyen kişilerin taşıması gereken düşünce ve fikirlerin başında yer alması gerekir.
Kısacası sivil toplum örgütlerinin her zaman, içinde bulunduğu toplumun önünde gitmesi, üyelerinin eğitim, kültür, sanat ve yaşamın diğer alanlarında da gelişip, aydınlanması için çalışmalarda bulunması her düşüncenin önünde olmalıdır.
Tabiki bunu yapacak olan, yapması gereken STK’nın da bu yapıdaki yöneticilere sahip olması en doğru seçenektir.
Bunu sağlayacak olan da o derneğin, cemiyetin ya da sendikanın üyeleridir. Eğer üyeler “bana ne” der, üye olup, aidat ödemekten başka bir iş yapmaz, o STK’nın sağladığı imkanlardan yararlanıp, gerisine sırtını dönerse, yanlış yapmış olur.
Bu nedenle toplumun gelişmesinde, ilerlemesinde, sorunlarının çözümünde önemli görevler üstlenmesi gereken sivil toplum kuruluşlarını yönetenlerle, onları seçen üyelerin her şeyden önce sorumluluk sahibi bireylerden oluşması gerekir.
Aksi takdirde STK’lar birilerinin bir yerlere tırmanmak için kullandığı basamak olmaktan öteye gidemez.
Kendine bazı hedefler koyan kişiler, özellikle de siyasi alanda yükselmek için STK başkanı ya da yöneticisi olup, orayı istediği gibi kullanabilir.
Bundan daha vahimi ise üyelerinin sırtında yükselip, isminin önüne başkan sıfatını ekleyip, yaşadığı kentin protokolünde bir koltuk edinen kişiler, özel işlerini yürütmek, kapıların kendisine rahatça açılmasını sağlamak, mevkii ve makam sahibi kişilerle bu sıfatla görüşüp, özel işlerini halletmek için oturdukları koltuğu kullanabilirler.
İşte böyle bir ortamda, bir STK’nın herhangi bir üyesi tüm bunları bilip te yaşananlara kayıtsız kalıyorsa, “bana ne” diyorsa, önce kendine, sonra diğer üyelere ve topluma karşı büyük bir sorumsuzluk içinde demektir.
Ben kişisel olarak sivil toplum örgütlerinin varlığını, bir toplumun gelişmesi, gelecek nesillere yaşanabilir bir ülke bırakılması ve bireylerin sosyal, kültürel ve mesleki anlamda gelişmesi için çok önemsiyorum.
Bu nedenle de hem mesleğim gazetecilikle ilgili hem de kültür-sanat, edebiyat ve sosyal konularda hizmet üretmeyi amaç edinmiş birçok STK’nın üyesiyim.
Zaman zaman yönetimlerinde de yer aldığım bu STK’ların amacı dışında işler yaptığı ya da yöneticilerinin, kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ettiğini gördüğümde gerekli uyarılarda bulunuyor, elimi taşın altına koymam gerekiyorsa da hiç kaçınmıyorum.
Ben bunu mensup olduğum topluma bir borç olarak görüyor, sorumlu davranmaya çalışıyorum. Ülkemizdeki herkesin de böyle davranmasını, rayından çıkan STK’lara yön verme ve amacına uygun faaliyette bulunma konusunda çaba harcamasını bekliyorum.
Aksi takdirde koltuğun cazibesine kapılan yöneticileri ömrübillah oradan kaldırmak mümkün olmaz. Onlar da, “ben ne yapayım, bu işi benden daha iyi yapacak biri yok ki” şeklindeki pişkinliklerin arkasına sığınıp, gemilerini yürütürler.
Benden söylemesi..!

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°