“SORUN TÜRKİYE’NİN SORUNU!”
Manşet Haber 29.05.2020 15:24:00 0

“SORUN TÜRKİYE’NİN SORUNU!”

“SORUN TÜRKİYE’NİN SORUNU!”






Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Adana Milletvekili Muharrem Varlı, “Narenciye sektöründeki zarar tespit çalışmalarının ivedilikle bitirilmesini, zarar gören üreticilere finansal çözümler sunulmasını, ürün sigorta sistemindeki eksikliklerin giderilmesini umuyor ve talep ediyoruz.” dedi.





MHP Adana Milletvekili Muharrem Varlı, son Ramazan Bayramından önce mevsim şartlarının üzerinde seyreden aşırı sıcak ve ile birlikte poyrazın etkisiyle Adana merkezli tüm Çukurova bölgesinde narenciye bahçelerinde meydana gelen verim kaybı sebebiyle yaşanan sorunu gündeme getirdi. Varlı, konuya ilişkin açıklamasında “Bölgemizde yaptığımız incelemeler ve edindiğimiz bilgilere göre narenciyede büyük oranlarda verim düşüşüne yol açacak olumsuz etkiler yaşanmıştır. Çiçekten henüz meyveye geçme aşamasında aşırı sıcak ve poyraza yakalanan limon, portakal ve bazı erkenci mandalina türlerindeki zarar oranının yüzde 80’e kadar çıktığı ifade edilmektedir.” ifadesini kullandı.





Muharrem Varlı devamla şunları söyledi:





“Verim kaybı yüksek, üreticilerimiz mağdur; duyarsız kalamayız. Sektör temsilcileriyle de yaptığımız görüşmelerden sonra Adana ve Çukurova’da meydana gelen bu büyük sorunu Devletimizin ilgili birimlerine ve yetkili isimlere aktardık. Meseleye yoğunlaşıldığını memnuniyetle gözlemledik. Zarar tespit çalışmalarının başlatılmasını, TARSİM’in ise sıcak ve poyraz riskinin de poliçelerde yer almasını değerlendirecek olmasını önemsiyoruz. Çiftçi, işçi, esnaf, ihracatçı ülkemiz ekonomisinin birbirine bağlı zinciridir. Zincirdeki bir dişlinin kırılması tüm ekonomiyi olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla narenciye sektöründe meydana gelen sorunu bölgesel değil, Türkiye’nin sorunu olarak görüyoruz ve doğrusu da budur.”





“DEVLETİMİZ MAĞDURİYETİ GİDERECEKTİR”





MHP Adana Milletvekili Muharrem Varlı “İnanıyoruz ki; Devletimiz her türlü sorunu çözecek güce sahiptir. Küresel düzeyde yaşanan Çin virüsü salgınında toplumun en zayıf halkalarına yardım eli uzatan, şefkat yüzünü yansıtan Devletimiz, bölgesel düzeyde meydana gelen, sektör için felaket olarak nitelendirebileceğimiz ve tüm ülkemizi ilgilendiren sorunun muhatapları olan üreticilerimizin mağduriyetini giderecektir. Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Bekir Pakdemirli narenciye sektöründeki feryadı duymuştur. Zarar tespit çalışmalarının ivedilikle bitirilmesini, zarar gören üreticilere finansal çözümler sunulmasını, ürün sigorta sistemindeki eksikliklerin giderilmesini umuyor ve talep ediyoruz.” dedi.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°