STRES ÖNCE RUH SAĞLIĞINI SONRA BEDEN SAĞLIĞINI BOZUYOR
Manşet Haber 29.12.2019 22:26:06 0

STRES ÖNCE RUH SAĞLIĞINI SONRA BEDEN SAĞLIĞINI BOZUYOR

STRES ÖNCE RUH SAĞLIĞINI SONRA BEDEN SAĞLIĞINI BOZUYOR


Sağlık Bakanlığı’nın “Türkiye Ruh Sağlığı Profili-2 Araştırması” tanıtım toplantısında, her hastalığın baş suçlusu olarak gösterilen stresin önce ruh sağlığını, sonrasında da beden sağlığını bozduğu herkes tarafından kabul edilen acı bir gerçek olarak altı çizildi.
Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Güven, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Hacettepe Üniversitesi iş birliğinde düzenlenen “Türkiye Ruh Sağlığı Profili-2 Araştırması” projesinin tanıtım toplantısına katıldı.
Toplantıda konuşan Güven, “Türkiye Ruh Sağlığı Profili-2 Araştırması”nın Türkiye’de ruhsal hastalıkların yaygınlığını ve ruhsal tedavi ihtiyaçlarının belirlenmesini amaçlayan bir çalışma olduğunu, bundan ötürü yapılan bu çalışmayı son derece önemli ve değerli bulduğunu bildirdi.
Ruhsal hastalık yaygınlığı ve tedavi ihtiyacını bilimsel kriterlerle oluşturulmuş klinik görüşmeler yoluyla saptamanın en doğru yöntem olduğuna işaret eden Güven, “Türkiye nüfusunu yansıtan ruhsal hastalıklarla ilgili ilk geniş çaplı araştırma 1998 yılında yapılan “Türkiye Ruh Sağlığı Profili” araştırmasıdır. Bu araştırma önemli bir ihtiyacı karşılamıştır. Yaklaşık on yıl aradan sonra bu yıl ikincisi yapılan araştırma ile; ruhsal hastalıkların yaygınlığı, ilişkili faktörleri, yeti yitimi ve tedavi hizmeti kullanımı araştırılmıştır” ifadelerini kullandı.
Bakan Yardımcısı Güven, ayrıca yapılan çalışma ile ruh sağlığı hizmetlerinin kullanım oranı ve memnuniyet düzeyinin de araştırılarak, ruhsal tedavi ihtiyacı ve karşılanma düzeyinin belirlenmesinin hedeflendiğini belirtti.
Üniversitelerin ve araştırmacıların yaptıkları çalışmaların yanı sıra Bakanlık tarafından da “Sağlık İstatistikleri Yıllığı”nın düzenli olarak her yıl yayımladığını hatırlatan Güven, sözlerine şunları ekledi:
“Son yıllarda ülkemizde sağlık alanında büyük değişimler yaşandığı aşikardır. Aile hekimliği sistemi, toplum ruh sağlığı merkezleri gibi uygulamaların toplum ruh sağlığını nasıl etkilediği de bu tür çalışmalar sonucunda daha iyi anlaşılabilir.
Günümüzde neredeyse her hastalığın baş suçlusu olarak gösterilen stresin önce ruh sağlığını, sonrasında da beden sağlığını bozduğu herkes tarafından kabul edilen acı bir gerçektir. Bu anlamda stresle baş etmenin yanı sıra ruh sağlığını ne derece ve nasıl etkilediğini bilmek ve ona göre çözüm yolları üretmek de bu ve bunun gibi yapılan bilimsel araştırmalarla mümkün olacaktır.”


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

35.8° / 20.3°