SUÇTAN SPORLA UZAK DURUYORLAR
Manşet Haber 1.12.2019 16:41:26 0

SUÇTAN SPORLA UZAK DURUYORLAR

SUÇTAN SPORLA UZAK DURUYORLAR

Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Faruk Yurdagül ve Adana Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Ali Çolak, dezavantajlı çocukların suça bulaşmalarının önlenmesi için ücretsiz muay thai ve kick boks kurslarının verildiği spor salonunu ziyaret ederek, projeye destek oldular.
Sahibi olduğu spor salonunda milli sporcular yetiştiren Hakan Şahade, çocukların suça bulaşmalarını önlemek amacıyla başlattığı sosyal sorumluluk projesiyle dezavantajlı çocuklara umut oldu. Genellikle şehre göçle gelen ailelerin yaşadığı mahallelerde kapı kapı gezen Şahade, ailelerle konuşarak çocukları ücretsiz muay thai ve kick boks kurslarına aldı. Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Faruk Yurdagül ve Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Ali Çolak, spor salonunu ziyaret ederek, çocukların suçtan uzaklaştırıldığı ve spora yönlendirildiği projeye destek verdi.
“SPOR, MESELELERE BAKIŞ AÇINIZI DEĞİŞTİRECEK”
Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Faruk Yurdagül, sporun, insanın ruhuna ve bedenine güzel şeyler katan, aynı zamanda kişiyi disipline eden bir uğraş olduğunu belirterek, “Henüz bazılarınız bunun farkına varamamış olabilirsiniz. Ama zaman geçtikçe meselelere bakış açınızın nasıl değiştiğini fark edeceksiniz. Gençsiniz, kanınınız kıpır kıpır. O enerjiyi spor gibi faydalı bir faaliyetle kontrol altında tutmak hem sizin için hem de toplum için çok gerekli. Ben inanıyorum ki; içinizden bazıları milli takım forması ile uluslararası arenada bayrağımızı dalgalandıracak ve bizleri gururlandıracak” dedi.
Yurdagül, çocuklara yönelik bu anlamlı çalışmalarından dolayı Antrenör Hakan Şahade’yi de tebrik etti.
“BU ÜLKEYE SİZLER SAHİP ÇIKACAKSINIZ”
Adana Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Ali Çolak da çocuklara kendilerini her konuda iyi yetiştirmeleri tavsiyesinde bulunarak, “Bugün buralarda bizler varız, yarın bizim yerimize sizler geçeceksiniz. Bugünün küçükleri, yarının büyükleri olacaksınız. Bu ülkeye sahip çıkacak, bu ülkeyi daha iyi yerlere getirecek olan sizlersiniz. Hem okulu hem sporu bir arada yürütebiliyorsanız ne mutlu sizlere” ifadelerini kullandı.
Muay Thai Milli Takım Antrenörü Hakan Şahade ise, kulüplerinde şu an yaklaşık 110 sporcu bulunduğunu ifade etti. Dezavantajlı çocukları spor aracılığıyla disipline edip, topluma kazandırdıklarını belirten Şahade, “Hepsi bizim çocuklarımız. Onların suçtan uzak durması için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Faruk Yurdagül ve Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Ali Çolak, çocuklara, denetimli serbestlik yükümlülerinin ürettiği kumbara ve oyuncaklardan hediye etti.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°