SÜMER: ADANA ÜVEY EVLAT MI?
Manşet Haber 16.07.2019 18:58:26 0

SÜMER: ADANA ÜVEY EVLAT MI?

SÜMER: ADANA ÜVEY EVLAT MI?

CHP Grup Yönetim Kurulu Üyesi ve Adana Milletvekili Orhan Sümer, Adana’da son günlerde sık sık yaşanan elektrik kesintilerini ve vatandaşların can güvenliğini tehdit eden yüksek gerilim hatlarını TBMM gündemine taşıdı. Önlem alınmasını isteyen Sümer, “Adana üvey evlat mı” diye sordu.
Sümer, Adana’nın sorunlarını TBMM’de dile getirmeye devam ediyor. Genel Kurul’da konuşan Sümer, birçok sıkıntıyla baş etmeye çalışan Adana’nın şimdi de elektrik kesintileriyle uğraştığını belirtti. İl genelinde ve özellikle de Karataş ve Yüreğir ilçelerimizde sık sık elektrik kesintileri yaşandığını kaydeden Sümer, “Sanayici mağdur, çiftçi mağdur, esnaf da mağdur. Vatandaşlar bırakın bu sıcakta klimayla serinlemeyi diğer elektronik eşyalarını bile kullanamaz hale geldi. Gidip gelen elektrikler, günlük kullanılan elektronik cihazlara zarar veriyor” dedi.
Sümer, yerleşim yerlerinin üzerinden geçen yüksek gerilim hatlarının can güvenliğini tehdit ettiğini de dikkat çeken Sümer şöyle devam etti:
“Son olarak Yüreğir’de kestiği kavağın dalının gerilim hattına çarpması sonucu bir vatandaşımız hayatını kaybetti. Dünyanın tüm modern kentlerinde bu hatlar yerin altından geçer. Adana üvey evlat mı?
Buradan yetkililere sesleniyorum:
Adana’nın elektrik altyapısını ihtiyaca karşılayacak yatırımların yapılmasını ve yüksek gerilim hatlarını yerin altına alınmasını istiyorum.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°