SUYUMUZU DİKKATLİ KULLANMALIYIZ
Manşet Haber 21.03.2019 13:39:19 0

SUYUMUZU DİKKATLİ KULLANMALIYIZ

SUYUMUZU DİKKATLİ KULLANMALIYIZ







Seyhan Ziraat Odası Başkanı Süleyman
Girmen, ülke nüfusumuza göre kullanılabilir su miktarının 1382 metreküpe kadar
indiğini belirterek, yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1000
metreküpten daha az olan ülkelerin su fakiri olarak kabul edildiğini söyledi.





Türkiye'deki kullanılabilir su miktarının yaklaşık 112 milyar metreküp olduğunu belirten Girmen, suyun ziyan edilmemesi gerektiğine dikkat çekti. 22 Mart Dünya Su Günü nedeniyle açıklama yapan Süleyman Girmen, acil önlem alınmazsa, yer altı sularının seviyelerinin düşmeye başlayacağını, göllerin küçülüp, sulak alanların yok olacağını söyledi. Girmen, 'Geçtiğimiz yüzyıl içinde dünyamızın en temel yaşamsal varlığı olan su stratejik bir kaynak olarak nitelendirilmeye başlandı. Birleşmiş Milletler tarafından yeniden oluşturulan 17 sürdürülebilir kalkınma hedefinde 'temiz su ve sıhhi koşullar' ile 'su kıtlığına' dikkat çekilmektedir. İklim değişikliği ile su kıtlığının daha da artacağına değinilmekte, 2050 yılına kadar 4 insandan 1’inin su sıkıntısı çekeceği tahmin edilmektedir' dedi.





ADANA'DA KURAKLIK NEDENIYLE URETICIYI ZOR GUNLER BEKLIYOR. FOTO:MURAT KIBRITOGLU/ADANA, (DHA)




VAHŞİ SULAMADAN VAZGEÇMELİYİZ





Tarım alanlarında su tasarrufu
sağlayacak yöntemlerin tercih edilmeye başlanmasının önemli olduğuna dikkat
çeken Girmen şöyle konuştu:





'Teknik ve ekonomik olarak sulanabilir bütün arazilerimizi sulamak ve en kısa zamanda yüzde 60'a varan oranlarda su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sistemlerine geçmek zorundayız. Sulanabilir arazi olan 8,5 milyon hektarlık alanın hala 2,15 milyon hektarını sulama altyapısı tamamlanamadığı için sulayamıyoruz. Tarımdaki potansiyelimizi tam olarak kullanmak için teknik ve ekonomik olarak sulanabilir bütün arazilerimizi sulamak ve en kısa zamanda yüzde 60'a varan oranlarda su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sistemlerine geçmek zorundayız. Vahşi sulamaya son vermemiz şart. Ayrıca, ülkemizde tarım arazilerimizin iklim şartları, topoğrafik yapısı, toprak yapısı gibi hususlar göz önüne alınarak seçilecek bitki deseni için en uygun sulama yönteminin seçilmesi, projelendirilmesi ve uygun bir sulama programının uygulanması gerekmektedir. Tarımsal alt yapı hizmetleri başta olmak üzere özellikle sulama ve drenaj uygulamalarıyla, yani tarımda verimi artıracak tüm olanakların kullanıldığı yöntem olan entansif tarımın teşvik edildiği, ayrıca kırsalda ekonomik, sosyal ve çevresel boyutta bütüncül bir yaklaşımla hareket etmeyi hedefleyen kırsal kalkınma projeleri biran önce tamamlanmalıdır.'







YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°