TATİLDE BEL SAĞLIĞINI KORUMANIN 8 YOLU!
SAĞLIK 15.06.2018 16:19:44 0

TATİLDE BEL SAĞLIĞINI KORUMANIN 8 YOLU!

TATİLDE BEL SAĞLIĞINI KORUMANIN 8 YOLU!

Tüm yıl boyunca özlemle beklediğimiz yaz mevsimi nihayet geldi. Kimimiz soluğu tatil mekanlarında alırken, kimimiz de planlarını yaptı, heyecanlı bir bekleyiş içinde. Ancak dikkat! Sıkça yaptığımız hatalı davranışlar bel veya boynumuzda ciddi sorunlar oluşturarak tatilimizi kabusa dönüştürebiliyor. Dolayısıyla kas spazmı, sinir sıkışması, tendon yırtığı, bel ve boyun kırığı ya da fıtığı gibi birçok sorunu önlemek için koruyucu tedbirler almamız şart. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. Gülşah Öztürk tatilde bel ve boyun sağlığı için almamız gereken 8 önlemi anlattı, önemli önerilerde bulundu.

Küçük bavul tercih edin

Tatilde bel sağlığınız için dikkat etmeniz gereken en önemli noktalardan biri, bavulunuzu doğru taşımak olmalı. Bunun nedeni ise çok ağır olan ve doğru taşınmayan bavulların dengesiz ve yüksek ağırlıkta taşınması sonucu bel ile boyun fıtığını tetikleme riskinin olması. Bavulu yukarı kaldırmanız gerektiğinde, yerden alırken diz kapaklarınızı mutlaka kırarak eğilin. Bavulunuzu aldıktan sonra yavaş ve aşama aşama kaldırın. Bavul veya herhangi bir yükü kaldırma aşamasında belden dönme hareketini asla yapmayın, mutlaka ayaklarınızın yardımıyla dönün. Büyük bir bavul yerine ideal kilolarda 2-3 küçük valizi tercih edin. Sırt çantası kullanacaksanız eğer kesinlikle tek omuzda taşımayın, yükün her 2 omuza eşit şekilde dağılmasını sağlayın.

En az 2 saatte bir araçtan inin

Aracın türü ne olursa olsun, yolculuk sırasında vücut şeklimiz uzun süre aynı pozisyonda kaldığı için bel, sırt ve boyun ağrıları gelişebiliyor. Bu nedenle en azından her 2 saatte bir araçtan çıkıp en az 5 dakika yürüyün ve mümkünse esnetme hareketleri yapın. Araç içinde olduğunuzda bel ve boyun bölgenizi destekleyen yastıklar kullanmanızda fayda var. Bu sayede bel ile boyundaki kasılma ve gerilmeyi önlemiş olursunuz. Ayrıca her 15-20 dakikada bir kol ve bacaklarınızı hareket ettirip, pozisyon değiştirmeye de özen gösterin.

Sığ suya kafa üstü atlamayın

Boyun travmalarının önemli bir bölümü sığ suya atlama sonrası görülüyor. Sığ suya atlamak özellikle üst boyun kırıkları ve omurilik hasarı nedeniyle geri dönüşümü olmayan, kollarda ve bacaklarda felç haliyle sonuçlanabiliyor. Omurilikte felce yol açabilecek hasar oluşumunu önlemek için derinliğini bilmediğiniz deniz veya havuzda asla balıklama atlamayın.

Havuz kenarında dikkatli yürüyün

Sıcaklarda serinleme yöntemi denildiğinde akla ilk gelen şeylerden biri havuz kuşkusuz. Ancak havuz kenarında kontrolsüz bir şekilde kayıp düşmek omurgada kırığa neden olabiliyor. Bu yüzden ıslak zeminde koşmaktan ya da kaymaya müsait terlikler kullanmaktan kaçınmanız çok önemli.

Klimaya doğrudan maruz kalmayın

Sıcaklar arttıkça klimayı kullanım süremiz de doğal olarak artıyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. Gülşah Öztürk klimalı ortamlarda bulunduğunuz sürece, klimadan gelen hava akımına doğrudan maruz kalmayacak şekilde durmaya özen göstermeniz gerektiği uyarısında bulanarak, “Eğer sıcak havada terleme sonrasında klimalı bir ortama girecekseniz, özellikle hava akımına doğrudan maruz kalmamaya dikkat edin. Birçok kas spazmı, terleme sonrası klima ya da hava koşulları nedeniyle maruz kalınan soğuk hava akımı sonucu gelişiyor.” diyor.

Şezlongda uzun süre aynı şekilde durmayın

Sahilde ya da havuz kenarında güneşlenmek için şezlongda uzun süre aynı pozisyonda kalmak bel, sırt ve boyun kaslarında spazm gelişmesine neden olabiliyor. Özellikle sırtüstü yatarken belinizin ve boynunuzun arkasını desteklemeyi ihmal etmeyin. En azından saatte bir kalkıp esnetici egzersizler uygulamaya da özen gösterin.

Ayakkabının topuğuna dikkat

Tatil denildiğinde akla ilk gelen şeylerden biri de genellikle dansın eşlik ettiği akşam etkinlikleri. Hemen hepimiz şıklığın önemli bir parçası olduğunu düşündüğümüz yüksek topuklu ayakkabılardan vazgeçmiyoruz. Ancak topuklu ayakkabılarla düşme ve bel çevresinde hasar oluşma riski oldukça yükseliyor. Yapılan bir araştırmada topuklu ayakkabı giymenin,topuğun yüksekliğinden bağımsız olarak sadece giyme süresine bağlı bel ağrısını tetiklediği raporlanmış. Eğer gerçekten topuklu ayakkabı giymeniz gerekiyorsa süreyi mümkün olduğunca kısaltın.

Isınma hareketi şart

Su kayağı, sörf, dalış ve plaj voleybolu tatillerde en sık tercih edilen spor dalları. Bu tür sporlar her ne kadar endorfin ve adrenalin düzeyimizi arttırarak eğlenceli bir şekilde fiziksel aktivite sağlasa da, bilinçsizce yapıldığında kas gruplarımızda spazm, tendonlarda yırtılma ve bel ile boyun ağrılarına yol açabiliyor. Özellikle ısınma hareketleri yapmadan spora asla başlamayın. Sporun ardından esneme hareketleri yapmayı da ihmal etmeyin.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°