TAYVANLI İŞADAMLARINDAN ADANA’DA ÇAĞRI
Manşet Haber 22.01.2017 15:40:04 0

TAYVANLI İŞADAMLARINDAN ADANA’DA ÇAĞRI

TAYVANLI İŞADAMLARINDAN ADANA’DA ÇAĞRI

Dünyaya örnek oluşturan kalkınma modeliyle, 1950’lilerin yoksul ülkesi konumundan kurtulup, günümüzün kalkınmış ülkeleri arasında yer almayı başaran Tayvan, Türk iş adamlarına yeni fırsatlar sunmaya hazırlanıyor.
Tayvan’ın kar amacı gütmeyen iş geliştirme kuruluşu Taitra’nın (Tayvan Dış Ticareti Geliştirme Konseyi) yan kuruluşu olan Tayvan Ticaret Merkezi İstanbul Ofisi Direktör Yardımcısı Mark Liu ile İş Geliştirme Müdürü Ayşin Poyraz, Tayvan’daki iş olanakları hakkında Adana Ticaret Odası üyelerine bilgi verdiler.
Adana ile Tayvan arasındaki ticari ilişkilerin artırılması amacıyla ATO Meclis salonunda düzenlenen toplantının açılış konuşmasını yapan Yönetim Kurulu Başkanı Atila Menevşe, “Tayvan kalkınma mucizesinin, devletin ekonomik kalkınmadaki önemli rolün ortaya koyduğunu” söyledi. Türkiye’nin dünyada tüm ülkeler tarafından tanınan bir ülke olmasına rağmen, sadece 23 dünya ülkesi tarafından tanınan Tayvan’ın coğrafi açıdan Türkiye’den 21 kat küçük, üretim rakamlarında ise 21 kat büyük bir ülke konumuna ulaştığını kaydeden Menevşe sözlerini şöyle sürdürdü:
“Uzakdoğu’nun incisi olarak da tanınan Tayvan dünyanın en büyük patentli teknoloji üreticisi ve Asya’nın en büyük ticaret merkezi olarak bilinmektedir. Öyle ki; Apple ve Dell gibi uluslararası teknoloji devleri, genellikle siparişlerini Tayvan’daki şirketler üzerinden vermektedirler. Dünyaya model olarak sunulan Tayvan ekonomik mucizesi, diplomatik izolasyonları önünde durulmayan bir sel gibi yıkıp geçmiştir. Çin’den ayrılmasından bu yana, 1950’lerin bisiklet üreticisi Tayvan; tarım ve madenciliğe dayalı ekonomisini dönüşümden geçirerek Asya’nın en zengin ve en kalkınmış ülkesi haline gelmiştir. Burada, kaynakları sınırlı olan işletmelerin AR-GE faaliyetlerinin devlet tarafından desteklenmesinin rolü büyüktür. Tayvan’ın özellikle yüksek teknolojili sektörlerinin gelişmesinde devlet politikalarının etkin rolü olmuştur. Tayvan’ın başarısının temel faktörlerinden biri de Batı’yı tamamen kopyalamaması, kendi ekonomik plan ve politikalarını saptarken Batı’dan yararlanması, ancak kendi tarihini, kültürel geçmişini, sosyal ve siyasi şartlarını koruyarak tamamen kendine özgü bir model oluşturmasıdır.”
Adana Ticaret Odası olarak Tayvan ile karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesi noktasında atılacak her adıma hazır olduklarını da ifade eden Menevşe, “Şu an ticari ilişkilerimiz oldukça az ve karşılıklı olarak neler alabileceğimizin ve satabileceğimizin belirlenmesi gerekiyor. Tayvan Ticaret Merkezi’nin Odamıza yapmış olduğu bu ziyaretin ticari ilişkilerimizin gelişmesi bakımından önemli bir fırsat yaratacağına inanıyorum” dedi.
Direktör Yardımcısı Mark Liu ile İş Geliştirme Müdürü Ayşin Poyraz da toplantıya katılan Adanalı iş adamlarına yönelik sunumlarında, dünya genelinde 60 ofisi bulunan Tayvan Ticaret Merkezi’nin çalışmaları ve hizmetleri hakkında bilgi verdiler.
Doğu Asya ile Güney Doğu Asya arasında yer alan Tayvan’ın 36 bin 193 kilometrekare yüz ölçümüyle Türkiye’nin Konya il sınırları kadar büyüklükte olduğunu ve 23.4 milyon nüfusa sahip olduğunu belirten Liu ve Poyraz, 'Tayvan coğrafi anlamda küçük ama ekonomik anlamda büyük bir ülkedir” dediler.
Asya - Pasifik Bölgesi’nin tam merkezindeki çok önemli bir konumda bulunan Tayvan’ın; makine, bilişim, elektronik parçalar gibi çok sayıda sektörde dünyanın lider ülkesi konumunda bulunduğunu da vurgulayan Liu ve Poyraz, sunumlarında daha sonra şu görüşlere yer verdiler:
“Tayvan, stabil ve sağlıklı ekonomisi, güçlü inovasyon kapasitesi, yüksek performanslı sanayi kümeleri, üstün tasarım gücü, küresel tedarik zincirinde önemli bir rol oynaması, stabil ve sağlıklı ekonomisiyle dünyanın en büyük 18. ticaretçi, 17. en büyük ihracatçı ve 18. en büyük ithalatçı ülkesidir. Yıllık dış ticaret hacmi 550 milyar dolara ulaşan, hemen her yıl dış ticaret fazlası veren, kişi başına düşen milli geliri 22 bin doları aşan Tayvan bu özellikleriyle dünyanın ticaret yapılmaya en elverişli ülkeleri arasında yer almaktadır. Amacımız halen 1.7 milyar dolar seviyelerinde bulunan iki ülke ticaretini geliştirmek ve bu rakamı çok daha üst noktalara taşımaktır. Bu anlamda Tayvan Ticaret Merkezi’nin İstanbul Ofisi olarak iki ülke arasında bir köprü oluşturuyor, Tayvan'dan ithalat yapmak isteyen Türk iş adamlarına her konuda yardımcı oluyoruz. Tayvan'daki fuarlara katılmak ve ülkemizdeki iş olanaklarını yerinde incelemek isteyen Türk iş adamlarına da uçak biletinden konaklamalarına ve yapacakları görüşmelere kadar destek sunuyor, istemeleri halinde onları Tayvanlı iş adamları ile de buluşturuyoruz. Bugüne kadar çok sayıda Türk iş adamları heyetlerinin Tayvan'daki fuarlara katılımlarını organize ettik. Bu anlamda her iki ülkenin iş adamlarını cesaretlendirerek tanıştırmak istiyoruz. Tayvan'a vize sorunu yok. İnternetten form doldurmak yeterli oluyor ve Türk Hava Yolları 11 saatlik direkt uçuşla iş adamlarının ülkemize ulaşmalarını sağlıyor. Türk iş adamlarına Tayvan'daki yatırımları için teşviklerimiz de var. Bu fırsatları da en iyi şekilde ülkemizi ziyaret ederek öğrenebilirler. Ülkemizi ziyaret etmek isteyen Adanalı iş adamlarına Tayvan Ticaret Merkezi’nin İstanbul Ofisi olarak her konuda yardımcı olmaya hazırız. Ülkemize gelmek isteyen üyelerinizin ziyaretleri öncesinde bizi araması yeterli”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°