TEKFEN TARIMDAN ADANA’DA AR-GE MERKEZİ
Manşet Haber 12.12.2018 21:14:56 0

TEKFEN TARIMDAN ADANA’DA AR-GE MERKEZİ

TEKFEN TARIMDAN ADANA’DA AR-GE MERKEZİ






Tarımın
teknoloji ile buluştuğu ve tükenmek üzere olan pek çok tarımsal ürünün
yaşatılması için çalışmalar sürdüren Tekfen Tarım Adana-Agripark Tesisleri,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Ar-Ge merkezi olarak yetkilendirildi.





Merkezde;
yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan endemik tür Anamur muzu yanı sıra
patates, erik, kiraz, buğday gibi ürünlerde hastalıklardan ari fide, fidan,
tohum ıslahı, üretimi ve ihracatı yapılıyor.





Dünyada
ve Türkiye’de nüfusun artışıyla birlikte beslenme ihtiyacı da geleceğin en
önemli sorunları arasında gösterilirken; özellikle mevcut türlerin korunması ve
verimliliğinin artırılması büyük önem taşıyor. Bu amaçlarla, Adana’da
faaliyetlerini sürdüren Türkiye’nin ilk ve sayılı teknolojik tarım
merkezlerinden biri olan Tekfen Tarım Adana Agripark Tesisleri, Anadolu’nun
zengin biyoçeşitliliğini kaynak olarak kullanarak çiftçilere hastalıklardan
ari, kaliteli tohumluk ve fidan üretiyor. Türk tarımının geleceğine yönelik
faaliyetlerin yapıldığı merkez, çağdaş tarım yöntemlerle yaptığı çalışmaların
karşılığını alarak Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Ar-Ge merkezi
olarak yetkilendirildi. Tekfen Tarım ilk etapta belirlenen ürünlere yönelik
projeler için cihaz ve teknoloji yatırımı da dahil olmak üzere 15 milyon liralık
yatırım yaptı.





Endemik
ürünler yeniden doğacak





Doku
kültürü yöntemiyle tohum ve fidan üretimi yapılan Agripark’ta, 25’i aşkın
hastalıkla mücadele eden patates tohumluğu üzerine yapılan çalışmaların yanı
sıra erik, kiraz ve muz fidanı ıslah çalışmaları, üretimi ve ihracatı
yapılıyor. Özellikle endemik ürünler konusunda da özel çalışmalar yürütülen
merkezde,Türkiye’ye has bir lezzeti olan Anamur muzunun tekrar sağlıklı
koşullarda çoğaltılması için de projeler yürütülüyor. Tekfen Tarım, Ar-Ge
Merkezi’nde; Türk halkı için temel gıda maddesi olan ve un, makarna, bisküvi,
bulgur, irmik gibi ihraç kalemi sanayi ürünlerinin hammaddesi buğday için de
özel çalışmalar yapıyor. Anadolu’nun buğday anlamında başlı başına bir gen
kaynağı olduğu gerçeğinden yola çıkılan çalışmalarda, Tekfen Tarım; Türkiye’ye
has gen kaynaklarını kullanarak verimli ve kalite değerleri yüksek ekmeklik,
makarnalık, bisküvilik buğday ıslahına da başladı.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°