TEMİZ HAVA SOLUMAK TÜM VATANDAŞLARIN TEMEL HAKKIDIR
Manşet Haber 25.04.2019 19:52:53 0

TEMİZ HAVA SOLUMAK TÜM VATANDAŞLARIN TEMEL HAKKIDIR

TEMİZ HAVA SOLUMAK TÜM VATANDAŞLARIN TEMEL HAKKIDIR

TMMOB  Kimya Mühendisleri Odası Güney Bölge Şubesi Başkanı Ümit Türkmen, Adana’nın havasının kirli olduğunu, ölçüm istasyonlarındaki resmi verilerin ortaya koyduğunu, ancak bir kaç resmi yazı dışında bugüne kadar yetkililer tarafından yapılan bir çalışma ve alınmış herhangi bir önlem bulunmadığını ifade etti Türkmen, “Bahara rağmen devam eden soğuklar ve hala ısınma için duyulan ihtiyaç, ne yazık ki kışın yoğun olarak yaşadığımız kirliliği bizlere hatırlatmaktadır ve kirlilik devam etmektedir.” dedi.

“Temiz hava solumak ve sağlıklı yaşam tüm vatandaşların en doğal hakkıdır. Fakat bilinçsizce yapılan üretim, tüketim ve normal gelen alışkanlıklarımız, bir süre sonra “nefes” alma hakkımızı elimizden almakta, nefes alırken yavaş yavaş ölmekteyiz.” diyen Kimya Mühendisleri Odası Güney Bölge Şubesi Başkanı Ümit Türkmen, yazılı açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

“Güvenli hava kirliliği verisinin alındığı toplam 45 farklı ildeki istasyonlarda yapılan ölçümler, bu bölgelerde yaşayanların ulusal sınır değerlerinin üzerinde PM10 (toz) seviyesine maruz kaldığını göstermektedir. ; TÜİK verilerine göre 2018 yılında 82 milyon kişi olan ülkemizde, yaklaşık 60 milyon kişi, güvenli veri alımının sağlandığı, fakat PM10 yıllık ortalama limitin aşıldığı (hava kirliliğinin olduğu) yerlerde yaşamaktadır.

Partikül madde kirleticisi (PM10) nedir?

Çapı 10 µm (mikrometre)‘den daha küçük olan toz zerreciklerini ifade eder ve tüm kirleticiler arasında en zararlı ve tehlikeli olanıdır. Solunum yolu ile alınan PM10 kirleticisine solunun sistemi direnç gösteremez, bu kirletici akciğerin derinliklerine kadar nüfuz eder.

PM10 kirleticisi, solunum yolu ile akciğere kadar ulaşıp, kanın içindeki karbon dioksitin oksijene dönüşümünü yavaşlatır. Bu da nefes darlığına neden olur. Bu durumda oksijen kaybının giderilebilmesi için kalbin daha fazla çalışması gerektiğinden kalp üzerinde ciddi bir baskı oluşmaktadır. PM10 kirleticisi, bir yaşın altındaki bebeklerde solunuma ait ölüm risklerini artırır. Çocuklarda astım ve bronşite neden olur.

PM10 kirleticisinin fiziksel yapısı ve kimyasal bileşimi sağlık açısından oldukça önemlidir. Civa, kurşun, kadmiyum gibi ağır metaller içeren partikül madde kirleticileri sağlık açısından çok zararlıdır. Kanser yapıcı kalıcı organik kimyasalları (PAH, dioksin, furan gibi) içeren partikül madde kirleticileri sağlık açısından çok tehlikelidir. Birçok farklı bileşenden oluşmuş olan PM10 kirleticisi akciğerdeki nemle bileşerek aside dönüşebilir. Duman bileşenlerinde bulunan çinko amonyum sülfat, akciğerde sülfürik aside dönüşür. Kurum, uçucu kül, benzin ve dizel egzoz partikül kirleticileri, benzo (a) pyrene gibi, kanser yapıcı kirleticiler içerdiklerinden bu kirleticilerin uzun süreli solunması durumunda kansere neden olduğu bilinmektedir.

Kentimiz, sanayi, ekonomi ve düzenli kentleşme gibi gelişmişlik düzeyinde pek çok büyükşehirden geride kalmışken, hava kirliliği konusunda maalesef durum tam tersinedir. Kirlilikte hızlı bir artış söz konusudur.  Kirlilik parametrelerinin tamamında sınır değeri aşan iller arasında büyükşehirler önde gelmektedir. Adana, PM10 kaynaklı hava kirliliği yaşayan iller sıralamasında İstanbul, Ankara ve İzmir’den hemen sonra gelmektedir. Bu nedenle Adana’mızın çözülmeyi bekleyen, en büyük sorunlarından biri de hava kirliliğidir.

Yurttaşlara hizmet götürmek için değil göz boyamak için yürütülen politikalar Adanalıların sağlığını tehdit eden noktaya gelmiştir. Hava kirliliğini artıran bir atmosfer olayı olan sıcaklık inversiyonunun yoğun olarak yaşandığı Adana’da, yaşanan hava kirliliğinin başlıca iki nedeni bulunmaktadır. Bunlardan birincisi taşıt trafiğidir. Adana’daki yetersiz metro ağının, aktifleştirilip, daha kullanılır hale gelmesi, toplu taşıma araçlarının daha cazip kılınması, araç egzoz emisyon ölçümlerinin rutin aralıklarla yapılması, toplu taşıma araçlarının hibrit yakıt teknolojisine sahip olanları ya da daha az kirletici etkiye sahip yakıt türleriyle çalışanlarının tercihinin sağlanması, kentte bisiklet yollarının yapılması, ısı izolasyonları ile enerji tasarrufu sağlayarak hava kirliliğinin azaltılması, sanayide enerjinin geri kazanılmasına önem verilmesi ve emisyon kaynağı olan tesislerde gerekli çevresel yatırımların gerçekleştirilmesinin, sürdürebilir olarak sağlanması gerekmektedir.

Kirliliğin başlıca nedenlerinden ikincisi, konutlarda artan kömür kullanımıdır. Yerli hammaddemiz olan kömürün konutlarda değil sanayi tesislerinde kullanılması tercih edilmelidir. Kış aylarında inversiyonlu günlerde ısıtma sistemlerinin baca çekişlerinde ciddi düşüşler olur. Bu ise yakma sisteminde eksik yanmaya ve soba zehirlenmelerine neden olur. Eksik yanma sonucu daha fazla zehirli kirletici gazlar bacadan atmosfere atılır. Bu durumda hava kirliliği daha fazla artar. Dolayısıyla inversiyon olayının yoğun olduğu Adana`da özellikle ısınmada kömür kullanımı yasaklanmalıdır. Sanayi tesislerinin bacalarına filtre sistemleri takılarak zararlı gazların havaya salınması engellenebilmektedir. Oysa konutlarda bu mümkün olmamaktadır.

Öte yandan kaçak yollarla şehre sokulan kalitesiz kömürlerin kullanımının da kesin olarak engellenmesi gerekmektedir.

Kullanılan katı yakıtların kalitesinin arttırılması amacıyla, kış sezonu başlamadan katı yakıt satıcıları ve satılan yakıtlar denetim altına alınmalı,  bu amaçla katı yakıtlardan numuneler alınarak analizleri yapılmalı ve dolayısı ile denetim sıklaştırılmalıdır. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından denetimlerin arttırılması, bu denetimlerde Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin destek ve kontrolünde katı yakıt satıcı belgesi ve satılan kömürlerin satış izinlerinin denetlenmesi alınabilecek önlemler arasındadır.

Bunların yanı sıra denetimler ne kadar kontrollü olsa da, doğalgaza geçilmesi özendirilmeli, konutlarda kullanımı yaygınlaştırılmalı ve vatandaşa ağır bedeller ödetilmeden hızlı ve kolay hizmet verilmesi sağlanmalıdır.

Yaz ayları yaklaşırken, Adana ‘nın en önemli sorunlarından biri de, anız yakılmasından kaynaklı hava kirliliğidir. Anızlardan rahatsız olan Adanalılar, kapı pencere açamaz hale gelmişlerdir. Bunu önlemek için, anız yakılmaması ile ilgili Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü tarafından çiftçilere eğitim verilmesi, verilen eğitimlerin ilgili Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü ile paylaşılması gerekmektedir. Haziran ayında 1.Ürün ve Eylül Ekim aylarında 2.ürün hasatları sonrası anız yangınları konusunda denetimlere devam edilmelidir.

Diğer yandan şehirlerde hakim rüzgar yönünde gökdelenler ve toplu konutlar gibi yüksek binaların yapılması inversiyon olayını tetiklemektedir. Ayrıca betonlaşma, asfaltlaşma ve ağaçsızlaşma inversiyonlu şartların oluşmasına ve hava kirliliğinin artmasına neden olmaktadır.

Özetle, hava kirliliğini önlemek ve temiz hava solumak için, Yazılı ve görsel medyada kamuoyunun hava kirliliği konusunda bilinçlendirilmesi için eğitici programlar düzenlenmeli, Okullarda hava kirliliği ile ilgili eğitimler verilmeli, kentimizde sağlıklı yaşam için herkesin üzerine düşen sorumluluğu alması konusunda meslek odaları tarafından gerekli bilinçlendirme yapılmalı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Adana Valiliği,  Adana Büyükşehir Belediyesi ve konuyla ilgili olan tüm birimler mevzuatla tanımlanan görevlerini daha hassas yerine getirmelidir. “

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°