TİYATRO FESTİVALİNDE SON HAFTA
Manşet Haber 24.04.2019 20:18:42 0

TİYATRO FESTİVALİNDE SON HAFTA

TİYATRO FESTİVALİNDE SON HAFTA

Sabancı Vakfı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları işbirliğiyle düzenlenen 21. Devlet Tiyatroları – Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali’nin son haftasında 5 farklı oyun seyirciyle buluşuyor.

Semaver Kumpanya “Madde22” oyunuyla İstanbul’un ardından Adana’da perdelerini açıyor. Bir savaş macerasını, eğlenceli ve farklı bir bakış açısıyla sahneye taşıyan oyun, 2. Dünya Savaşı'nda, İtalya’da konuşlanmış bir Amerikan üssünde geçiyor ve bir bombardıman subayının savaşın ortasında savaşın parçası olmamak için verdiği mücadeleye odaklanıyor. Bu mücadele seyirciye uzun süre belleklerden silinmeyecek bir deneyim vadediyor.



Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu Stephen King’in kaleme aldığı “Esaretin Bedeli”oyununda parmaklıklar ardında özgür bir yaşamı sorguluyor. Umuda ve umutsuzluğa inanan iki mahkumun dostluğunu anlatan oyun, seyircisini sabrın, bilginin, zekânın ve umudun tüm zorlukların üstesinden gelebileceğine inandırıyor.

Festivale Özbekistan’dan katılan Khorezm Müzikal Dram Tiyatrosu Erkin Samandarov’un tarihi eseri “Sultan Celaleddin - Ataların Kılıcı”nı sahneliyor. Kahraman savaşçı Celaleddin Mengüberti’nin vatanını korumak için verdiği savaşı anlatan oyun, seyirciyi tarihte bir yolculuğa çıkarıyor.

Genç Tiyatro Toplulukları son haftada da festival sahnesinde seyirciyle buluşuyor. Festivale Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden katılan Ashk Tiyatro, kendi yazdığı “Kanatsız Güvercinler” oyunuyla bir adada yaşayan iki insanın hikayesini anlatıyor. Aslında büyük bir karmaşanın aktörleri olduklarını fark eden iki kişinin bu karmaşadan kurtulmak için sevgiye tutunmasının anlatıldığı oyun, sürprizleriyle hem kahramanları hem seyirciyi şaşırtıyor.



Hayal Perdesi ise Anton Çehov’un “Üç Kız Kardeş” adlı eserini yenilikçi bir yorumla sahneliyor. Çehov'un ölümsüz karakterleri Maşa, Olga ve İrina, belirsiz iki ülkenin sınırları arasındaki boşlukta canlanıyor ve belgesel ve kurgu olan ile deneyimlenmiş ve hayali olan arasında hayat buluyor.

Festival son haftasında Şule Ersoy “Ben Kimin Yaratıcı Drama Atölyesi” ve Turgut Bağır ile Yusuf Öcel “Fotoğraf Atölyesi” ile meraklılarıyla buluşuyor.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°