TOPLANTIDA ANLAŞILIR 'EKSİKLİKLER' VARDI...

TOPLANTIDA ANLAŞILIR 'EKSİKLİKLER' VARDI...

Toplantıda anlaşılır ‘eksiklikler’ vardı…

Seyhan Belediyesi’nin aylık Meclis Toplantısı’nda, parti sözcülerinin yaptığı açıklamalar gündem konusu olmakla birlikte, küçük tartışmalara da neden oldu.

Olmalı mıydı?

Elbet, olmalıydı!

Tartışılan ortamlar, kendi yaşam alanlarını da oluşturur.

Sorunun çözülmesi için yollar aratır!

Herkesin her şeyi aynı düşünmesi beklenmese de, ‘ortak’ buluşma noktaları ortaya çıkar.

Seyhan’da tanık olduğum iki konu oldu…

***

İlki aslında çok konuşuldu da…

Yine de ‘söylev’ de yer alan bilgiler değil; kulaktan dolma, biraz da konunun önemini yitirtici biçimde öne sürülen anlatımların öne çıkarılmaya çalışılması, ya da çalışmasına karşı durulmaması düşündürücü…

Deniyor ki:

“Atatürk, Anadolu’ya işgale karşı bir Kurtuluş Savaşı örgütlemek için Vahdettin tarafından gönderildi.”

Gerçekten, Vahdettin Atatürk’ü yeni bir ulusun doğması için mi görevlendirmişti?

Vahdettin’in konumu neydi?

Damat Ferit Hükümeti burada ne denli etkendi?

Görev için Vahdettin Atatürk’ü seçmiş miydi, ya da damat Ferit Hükümeti göreve getirip Vahdettin’in onaylamış mıydı?

Ayrıca görevlendirmenin ‘nedeni’, Kurtuluş savaşı mıydı, yoksa…

“Bölgedeki salah ile cephanenin boşaltılıp koruma altına alınması,

Bazı yapılanmalar varsa, asker topluyorsa bunların engellenmesi,

Tüm yapılanmaların kapatılması” amaç yoksa?

Meclis toplantısında AKP’li sözcünün “Vahdettin tarafından görevlendirilen Atatürk” sözlerini, CHP’nin “Vahdettin görevlendiren değil...” biçimindeki eleştirisi, Başkan Akay tarafından düzeltilmenin dışında başka bir alana taşıdı…

Örneğin “her iki düşünce de söylenmektedir” dedi,

Örneğin “görevlendirildi diyen de var, oradaki olayları yatıştırmak için gönderildi diyen de” dedi.

Bu kadar mı?

Başkan Akif Kemal Akay’ın, ADD geçmişini bilmesek konuyu geçiştirmek düşerdi de; ya şimdi?

Bülent Ecevit’in, son yıllarında ‘Vadettin hayın olmayabilir’ dediğini bilmeyen var mı bilmiyorum…

Unutmayalım ki Atatürk’ün Söylev’in de Vahdettin şöyle yer buluyor:

“Saltanat ve hilafet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükümet aciz, haysiyetsiz ve korkak...”

***

İkinci bir konu daha vardı…

Yaz aylarının başlamasıyla birlikte bazı mahallelerde büyük sorun oluşturan ‘sivrisinek’ konusu da konuşuldu!

Aslında ilkyazla birlikte, sinek larvalarına karşı yapılacak çalışmaların yararlı olacağı bilinmesine karşın, yerel seçim çalışmaları nedeniyle savsaklanan uğraşın olmaması konuşuldu.

Sinekler kanatlanmıştır, uçan sineğe karşı koymak ‘larvalar’ kadar kolay olmayacağı vurgulanırken ‘bir şeyin’ daha altı çizildi:

“Tüm ilaçlama araçları anakentte toplandı, çalışmalar anakentin sorumluluğunda” dendi…

Ben şunu anlamıyorum…

Geçtiğimiz günlerde Veteriner Odasıyla, Fırıncılar Odası arasında yaşanan bir polemik vardı. Fırıncıların, veterinerlerin ‘görev alanına’ neden girdikleri soruluyordu da, ‘neden denetimin savsaklandığı’ üzerinde durulmuyordu…

Bunun gibi, şu an bazı mahallelerde yaşanan ‘sivrisinek konusu’ neden sürmekte konuşulmuyor da, araçların anakent belediyesinde olduğu konuşuluyor…

Peki, yurttaş ne yapmalı? İlçe belediyelerin değil de, anakent belediyesinin mi kapısını çalmalı, ya da salt anakent oturumlarında mı gündeme gelmeli; anlayabilmiş değilim!

***

Seyhan Belediyesi’nin aylık Meclis Toplantısı’nda, parti sözcülerinin yaptığı açıklamaların gündem konusu olmasına söz olmamalı…

Yaşananlar konuşulmalı…

Ayrı düşünülen konular olmuş olsa da, birlikte yaşayabilmek için ‘ortak payda’ oluşmasına katkı sağlayacağı bilinmeli…

Yerel yönetimler bu konunun önderleri olduğunca, taşıdıkları ‘ideolojinin’ de savunucusu olduklarını unutmamalı…

Parklarda koca ağaçların altında serinleyenler arasında bile ‘dayanılmaz, çekilmez’ tartışmaların yaşandığına tanık olduğumda, hep yukarılardaki ‘ayrıştırıcı’ söylemi düşündüm; eleştiriyi değil!

Toplantıda anlaşılır ‘eksiklikler’ vardı; anlayalım!

Oktay EROL

12.06.2019 20:46:51

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI