“TURİZM HER ŞEYDEN ÖNCE GÖRÜNMEYEN BİR İHRACAT SEKTÖRÜDÜR…”
Manşet Haber 14.09.2018 13:08:19 0

“TURİZM HER ŞEYDEN ÖNCE GÖRÜNMEYEN BİR İHRACAT SEKTÖRÜDÜR…”

“TURİZM HER ŞEYDEN ÖNCE GÖRÜNMEYEN BİR İHRACAT SEKTÖRÜDÜR…”

Çukurova Turistik, Otelciler ve İşletmeciler Birliği (ÇUKTOB) Başkanı Tayyar Zaimoğlu, turizmin her şeyden önce görünmeyen bir ihracat sektörü olduğunu, ölçülebilir, tartılabilir bir ürünün söz konusu olmadığını söyledi. Zaimoğlu, “Turizmde tüketici, turizm ürününü üretimin yapıldığı yerden kendisi almak durumundadır.”dedi.
Duygu Sedefoğlu Hürriyet Gazetesi’nde ÇUKTOB Başkanı Tayyar Zaimoğlu’nu “Yıllarca Adana’ya hem tekstil hem de turizm anlamında hizmet verip, istihdam yaratan aile…”olarak tanıtıyor ve ekliyor: “Tayyar bey yıllarca turizm içinde olan biri olarak yüzlerce araştırma, çalışmalar atta proje kitabı yazmış bir kişi…”
Hürriyet Gazetesi’nde Tayyar Zaimoğlu ile yapılan röportaj şöyle:
“Adana’nın karnavallar, festivaller şehri olmasından, tarihi Tepebağ projesini, Adana’nın gölünü, yakın iller hakkında sohbet ettik.
Şimdilerde yeni bir projesi var “3A Lezzet Bölgesi”
Buyurun birlikte devam edelim…
Tayyar Zaimoğlu kimdir?
1965 Darende doğumluyum. 1986 yılında turizm hayatına geçerek kısa eğitimler aldım. 87’den 2009’a kadar aile şirketimiz olan Zaimoğlu Otel’in yöneticiliğini yaptım.
Daha sonrada restorancılığa mı adım attınız?
Evet. İlk 2005 yılında Zaimoğlu Park Zirve’yi kurdum. 2006 yılında da The North Shield Rest&Pub işletmesini açtım. 2010 yılında ise 104 yıllık geçmişi olan Onbaşılar’ın isim haklarını alıp “Onbaşılar Kebap”ı faaliyete geçirdim. 2014 yılında da Adana Emirgan Sütiş’in şubesini Adana’ya açtım.
Aynı zamanda STK’larda da çok aktifsiniz!
Evet, olmazsa olmaz. 91 yılında Çukurova Turistik Otelciler Birliği’ni (ÇUKTOB) kurduk ve halen de başkanlığını yapıyorum. Türkiye Otelciler Federasyonu, Turizm Restoran Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneğinin Yönetim Kurulu üyesiyim, TUGEV Mütevelli Heyet Üyesi, Gurme dernekleri, Mutfak Dostları Derneği ve Chaine de Rotisseurs Üyeliğim var. Çukurova Üniversitesi Mezunları Derneği Başkanlığı yaptım ve halen de üyesiyim, Atlıspor Kulübü, Yelken Kulübü ve birçok Sivil toplum örgütü ve sosyal kulüp üyeliğim mevcut.
Gazetecilik hikâyeniz de var!
(Gülüyor) Öğrenciliğimde merak saldım. Hürriyet’in o dönemki Temsilcisi İskender Ayvalık ile görüşüp gönüllü olarak 3 yıla yakın gazetecilik yaptım. Sonra bıraktım. Yıllar sonra yine Hürriyet Gazetesi’nde uzun yıllar “En İyi 10” ve Sabah Gazetesi “Kare As” yiyecek-içecek mekân seçimlerinde jüri üyeliği yaptım
Turizm sektörü içerisinde olduğunuz süreçte ne gibi çalışmalarınız oldu?
Çukurova Bölgesinin turizm yönünden gelişmesi ve tanıtılması amacıyla yurt içi ve yurt dışı çok sayıda fuarlara katıldık, Türkçe, İngilizce, Almanca, Rusça dillerinde çok sayıda bölgemiz turizm değerlerini tanıtıcı kitap, broşür bastırıldı, makale ve köşe yazıları yazıldı. Turistik tesislerimizin turizm gereklerine uygun gelişimini sağlamak adına bilimsel ve pratik çalışmalar yapmak görevlerimiz arasında
Sizce Adana turizm kenti listesine girdi mi?
Bugün için Adana’da 5 tane 5 yıldızdı, 15 tane 4 yıldızlı olmak üzere toplam 7 bin yatak kapasitesine sahip. Adana’ya gelen yerli veya yabancı turistlerin rahatlıkla Adana Lezzetlerini bulacağı, hizmet alacağı yüzlerce restoran, eğlence mekânları var. Adanamıza yeni kazandırılan ve yeni bölümlerinin açılmasıyla da Türkiye’nin en büyük Müze kompleksine sahip olacağı müzesi ile binlerce yıllık tarihe sahip tarihi antik kentleri, kaleleri, ören yerleri gibi burada sayamayacağımız zenginlikleriyle Adana kesinlikle artık bir turizm şehridir.
Karnavalları, festivallerin olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Altın Koza Film Festivali, Portakal Çiçeği Karnavalı, Adana Lezzet Festivali, Tiyatro Festivali gibi sayacağımız onlarca organizasyon sayesinde çok sayıda yerli turist bu tarihlerde Adana’ya geliyor. Bunun dışında Kültür turizmi, İş turizmi, Sağlık turizmi gibi birçok turizm çeşidi sayesinde de yerli yabancı çok sayıda turist Adana’ya gelmektedir. Her şey çok güzel, daha da güzel olacak.
Lezzet Festivali yaklaşıyor, siz de işin içindesiniz. Bu Festival Hakkında ne düşünüyorsunuz?
Adana Valimiz Sayın Mahmut Demirtaş’ın himayesinde başlatılmış hem Belediyelerimiz hem Odalarımız, Çukurova Kalkınma Ajansımız hem de Çuktob, Türsab, Türofed, Mutfak Dostları Derneği gibi çok sayıda sivil toplum örgütünün el ele verdiği, güç birliği yaptığı, birliktelik sergilediği başarılı bir organizasyon oldu. Adana turizminin gelişmesi için Adana Valimiz başta olmak üzere Çukurova Kalkınma Ajansından belediyelerimize, odalarımıza kadar çok sayıda kurum ve kuruluş gerçekten büyük destek verdi. Bu birliktelik devam ettiği sürece Adana’da çok sayıda yeni proje hayata çok rahatlıkla geçecek ve Adana aslında hak ettiği yere o zaman daha kolay gelecektir.
Şimdi bir projeniz var. 3A Lezzet Bölgesi… Nedir biraz açar mısınız?
Bölgemizde 3 önemli şehir var. Adana, Gaziantep ve Antakya. İşte 3A Lezzet Bölgesi diye adlandırdığımız bir gastronomi destinasyonu oluşturmaya çalışıyoruz. Gerek Adana, gerek Gaziantep gerekse Antakya(Hatay) mutfaklarımız gastronomik açıdan oldukça zengin illerimizdir.
Ne yapacaksınız?
Perşembe-Pazar, Cuma-Pazar gastronomi turları olarak planlamalar yapıyoruz.
İlk etapta örneğin İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den gibi ülkemizin değişik şehirlerinden direkt uçaklarla Önce Hatay’a gelip bir gece kalıp Antakya mutfağının lezzetleriyle buluşup, ertesi gün Antep’e geçip orada ki zengin mutfağı keşfedebilir. Üçüncü gün Adana’ya gelip Adana mutfağı’nın ve Adana Kebabının lezzetini tadıp Adana’dan uçakla dönebilir. Veya Adana’ya gelip buradaki lezzetleri tadıp buradan Hatay’a geçip orada kalıp lezzetleri tadıp direk Hatay’dan dönüş yapabilir şekilde buna benzer çeşitli programlar oluşturuyoruz.
Üç ilin de havalimanının olması büyük avantaj mı?
Kesinlikle evet! Karayoluyla bile birbirine 2 saat uzaklıkta bulunması bizler için şans. Hem bu bölgelerin lezzetinin tartışılmasız olması, hem mesafelerin yakın olmasıyla “3A Lezzet Bölgesi” diyeceğimiz önemli bir tur güzergâhı oluşturuyoruz.
Sadece yeme-içme-gezme mi?
Hayır, mesela Adana’da kebap atölyeleri oluşturulacak. Fahri Kebap Ustası sertifikası vereceğiz. Keza diğer illerimiz için de benzer şeyler yapacağız. Gelen konuklar daha renkli ortamlar görecekler.
Tarsus ve Mersin’de dahil edilecek mi?
İleriki zamanlarda bölgemiz mutfağında öne çıkan Tarsus ve Mersin’i de bu tur programlarına ekleyeceğiz. Bölgemiz gerek tarihi, turistik değerleriyle gerekse Gastronomik değerleriyle çok daha iyi konuma gelmeyi hak ediyor.
Adana da turizminin gelişmesi için daha fazla neler yapılabilir?
Bugün Tepebağ bölgesinde restorasyon projeleri Büyükşehir ve Seyhan Belediyelerimiz başlattı ancak yeterli değil. Bu projeler için Sivil Toplum Örgütlerinden ve büyük kuruluşlardan da destek alınmalı. Tepebağ’ın kurtulması için sivil toplum örgütlerine, şirketlere, çeşitli kurumlara “Bir Ev’de Bizden” sloganıyla hareket ederek en azından büyük bir bölümünü kurtarıp burayı Adana’nın “Eski Şehir” kavramında bir yaşam-eğlence-kültür merkezi haline getirilerek her evin bir fonksiyon yüklenmesi sağlanmalı. Toros dağları yayla ve kış turizmine, Karataş ve Yumurtalık ilçeleri de deniz turizmine bir an önce kazandırılmalı. Adana havalimanından dünyanın değişik kentlerine karşılıklı tarifeli seferlerin yapılması şarttır. Fuar alanında yapılacak fuarların daha sık ve uluslararası hale getirilmesi için çaba sarf edilmelidir. Seyhan Baraj Gölünü turizme kazandıracak çalışmalar yapılmalı.
Böyle bir göle sahip olması Adana için ne kadar zenginlik? Adana yönetimi bu gölü ve çevresini nasıl değerlendirebilir?
Göl içerisinde su oyunları, yelken yarışları, Off-shore yarışları gibi onlarca su sporuna yönelik sportif aktivitelerinde yapılması su sporları merkezi oluşturulmalı, Yelken Kulübü gibi mevcut tesislere destek verilerek altyapıları her türlü su sporlarında hizmet verecek şekilde düzenlenmelidir. Adana’yı göl etrafında daha yeşil ve sağlıklı yaşam alanlarına taşıyacak, yeni spor ve mesire alanları oluşturacak ve şimdiden önlem alırsak turizme de hizmet edecektir
Başka neler olabilir?
Mesela Avrupa’da birçok şehir göl kenarlarında kurulu... Özellikle turizme yönelik tesisler gölün kıyısında kurulmuş. Örneğin İsviçre’de buna benzer çok güzel uygulamalar var. İsviçre’de ki Cenevre, Lozan, Zürih, Montrö,Luzern, Neuchatel, Lugano gibi kentler bizim için çok güzel örnekler. Bu şehirler iç göller sayesinde çevresinde yapılan yatırımlarla turizme kazandırılmış,
Bizler de aynı şekilde yapabiliriz. Göle manzaralı küçük tek katlı veya iki katlı bol yeşillik ve bahçeli bölümlerden oluşan küçük yerleşim birimleri oluşturulabilir. Ve bu yerleşim birimleri dışında tatil köyü anlayışında tesisler yapılabilir.
Son olarak eklemek istedikleriniz neler?
Turizmin bir şehre kazandırdığı sadece maddi katkı değildir, kültür, sosyal yaşam, çağdaşlaşma ve teknoloji gibi onlarcasını sayabiliriz. Biz önce turizmin büyük getirileri olduğuna kendimiz inanmalıyız. Turizm denildiğinde aklımıza ilk olarak tatil gelmektedir. Önce kendimize şunu soralım, tatil veya iş amaçlı yaptığımız seyahatlerde gittiğimiz yerlerdeki beklentilerimiz nelerdir? Bugün yüz kişiyle böyle bir beklenti anketi yapsanız yüzde doksanı hemen hemen aynı şeyleri söyleyecektir. Turizm her şeyden önce görünmeyen bir ihracat sektörüdür. Ölçülebilir, tartılabilir bir ürün söz konusu değildir. Turizmde tüketici, turizm ürününü üretimin yapıldığı yerden kendisi almak durumundadır. Bunun sonucu olarak turist çeken ülke, taşıma ve benzeri maliyetlere katlanmaksızın perakende fiyatlardan ülke sınırları içinde ihracat yapmış olmaktadır. Diğer sektörlerin çoğunda ürünler dört üretim faktörünün (emek, sermaye, doğa, girişimci) bir araya gelmesi ile üretilir. Turizm ürününü üretmek için ise, bu faktörlerin yanında kültürel doğal kaynakların da kullanılması gerekir. Doğal ve kültürel unsurların çoğu diğer sektörlerce kullanılmazlar.





YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°