TÜRKİYE GİDEREK MUTSUZLAŞIYOR
YAŞAM 20.03.2018 22:38:11 0

TÜRKİYE GİDEREK MUTSUZLAŞIYOR

TÜRKİYE GİDEREK MUTSUZLAŞIYOR

20 Mart bugün Dünya Mutluluk Günü. Oysa ülke olarak giderek mutsuzlaşıyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre mutlu olduğunu söyleyenlerin oranı 2016 yılında yüzde 61,3 iken 2017 yılında bu oran yüzde 58’e düştü. Peki, neden mutlu olamıyoruz? Mutlu olmanın sadece dış faktörlere bağlı olmadığını söyleyen Uzm. Psk. Selin Pekşen’e göre mutsuzluğu azaltmak; bireyin sorun çözme becerilerine, sorunlara karşı mücadeleci tavrına ve pozitif bakış açısını her daim korumasına bağlı.
Mutluluğu insanların hissetmek için çabaladığı, pek çok davranışın ardında yatan temel duygulardan biri olarak tanımlayan Uzm. Psk. Selin Pekşen, aile ilişkileri, çalışma koşulları, finansal sorunlar, sağlık sorunları vb. gibi pek çok durumun insanlar üzerinde stres oluşturduğunu, bu stresin de olumlu duyguların hissedilmesinin önüne geçtiğini belirtiyor. Uzm. Psk. Selin Pekşen’e göre, iş yaşamında problemler yaşayan bir kişi tüm yaşantısının çekilmez bir hal aldığını düşündükçe daha da mutsuz oluyor ve kendisini iyi hissettirecek davranışları yapmayı erteliyor. Bu erteleme ise olumlu duyguların harekete geçmesini engelliyor.
İnsan hayatının doğumdan ölüme kadar geçen sürede çeşitli stresörlerle donatıldığını söyleyen Selin Pekşen, mutsuzluğu azaltmak için önerilerini şöyle sıraladı:
“Dinamik şekilde ilerleyen hayat döngüsünde mutsuzluğu azaltmak bireyin sorun çözme becerileri ve düşünce-duygu-davranış örüntüsüyle ilişkilendirilebilir. Karşılaşılan sorunlara mücadeleci bir tavır takınmak ve soruna yaklaşımınızın pozitif ya da negatif yönlü oluşunun atacağınız adımları belirleyeceğini unutmamak gerekir. İnsanın yaşamında mutlu olabilmesi gereksinim ve isteklerinin karşılanması, doyuma ulaşmasıyla da ilişkilidir. Dolayısıyla zorlu süreçlerden geçiyor olsak dahi yaşantımız için bizi iyi hissettirecek aktiviteler planlamak, bu sürecin atlatılmasında etkin rol oynayacaktır.”
Mutsuzluk mu depresyon mu?
Mutsuzlukla ilişkili olarak günümüzün en önemli ruhsal sorunlarından biri de depresyon. DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzm. Psk. Selin Pekşen’e göre, kısa süreli mutsuzluklar üstesinden gelinemedikçe depresif ruh haline, bu halin devamında ise depresyon dediğimiz hastalığa dönüşebiliyor. Bu nedenle pozitif olmak mutlulukla ilişkili olmakla beraber ruh sağlığımızı korumak için de çok önemli.
Kendini bir türlü mutlu hissedemeyen kişilerin ise bir ruh sağlığı profesyoneline başvurmaları tavsiye ediliyor.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°