TÜRKİYE
KÜLTÜR-SANAT 24.04.2018 00:39:02 0

TÜRKİYE'NİN BİR AY SÜREN TEK TİYATRO FESTİVALİNDE SON HAFTA

TÜRKİYE'NİN BİR AY SÜREN TEK TİYATRO FESTİVALİNDE SON HAFTA

Sabancı Vakfı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları işbirliğiyle  bu yıl 20’ncisi düzenlenen Devlet Tiyatroları-Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivalinde son haftaya girildi.

Türkiye’nin bir ay süren, en uzun soluklu tiyatro festivali olma özelliği taşıyan festival, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde başladı ve 30 Nisan’da sona erecek. 20’nci yılında festivalin açılışı, Kübalı Havana Compas Dans Tiyatrosu’nun “Küba, Perküsyon ve Dans” isimli gösterisi ile başladı.  Slovenya’dan “Peter Kuster” oyunu ile tamamlanacak.

Adana Tiyatro Festivali, bu yıl yurtdışından 6, yurtiçinden ise 4 devlet tiyatrosu, 4 belediye tiyatrosu ve 15 özel tiyatro ile toplam 30 farklı oyuna ev sahipliği yaparak, bugüne kadarki en yüksek oyun sayısına ulaşıyor.  Eskişehir Şehir Tiyatrosu “39 Basamak”, Tiyatro Adam “Kafkas Tebeşir Dairesi”, Semaver Kumpanya “Mağrur Fil Ölüleri”, Yolcu Tiyatro “Joko'nun Doğum Günü”, Mam Art “Kızgın Damdaki Kedi”, Çolpan İlhan&Sadri Alışık Tiyatrosu “Bir Hayvanat Bahçesi Hikayesi”, Tiyatro Keyfi “Çocuk İstiyorum” ve “Gözlerin Ardında Müzikal”, İstanbul Şehir Tiyatroları “Sızı”, Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu “Boyacı”, Seyhan Belediye Tiyatrosu “Asiye Nasıl Kurtulur”, Ankara Devlet Tiyatrosu “Radyo-yu Hümayun” adlı oyunları ve Adana Devlet Tiyatrosu “Ali Baba Ve Kırk Haramiler” isimli çocuk oyunu ile tiyatro severlerle buluştu.

Devlet Tiyatroları-Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali, 20’nci yılında Açıkhava gösterilerinin sayısını da üçe çıkardı. Festivale Küba’dan katılan Havana Compas Dans Tiyatrosu, hüzün, coşku ve enerjiyi buluşturan Flamenko gösterisiyle seyirci karşısına çıktı.

Bursa Devlet Tiyatrosu “Bana Mastikayı Çalsana” ve Antalya Devlet Tiyatrosu da “Deli Dumrul” isimli oyunlarıyla Adanalılara Merkez Park’ta keyifli anlar yaşattı.

Festival, bu yıl da Türkiye’nin farklı illerinden genç sanatçıları desteklemeyi ve sahnesinde alternatif tiyatro gruplarına yer açmayı sürdürdü. “Ankara Devinim Tiyatrosu” Ben  Firida Kahlo, B Planı “Tac'ın Nöbetçileri”, İsimsiz Sahne “Ortanca”, Bam Tiyatro “Sen İstanbul'dan Daha Güzelsin”, Sand Area “Söz”, Tiyatro Kast “Artık Sığınağın Kalmadı”, Performans Tiyatrosu “Kırık Bebek Ve Diva”, Shakespare ve  Müzik Tiyatrosu “Shakespeare Perisi” ve Sahne Daktilo “Posta” adlı oyunlarıyla festival programında yer aldı.



 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°