“ÜNİVERSİTELER DEVLETE DEVREDİLSİN”
Manşet Haber 17.08.2016 23:23:57 0

“ÜNİVERSİTELER DEVLETE DEVREDİLSİN”

“ÜNİVERSİTELER DEVLETE DEVREDİLSİN”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Atila Sertel, kapatılan üniversitelerle ilgili TBMM’de basın toplantısı düzenledi. CHP İzmir Milletvekili Sertel’e, CHP Eskişehir Milletvekili Gaye Usluer, Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil ve Burdur Milletvekili Mehmet Göker de eşlik etti. CHP’li vekiller, parti olarak 65 bin öğrencinin mağduriyeti giderilinceye kadar mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.

Toplantıda konuşan CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, kapatılan 15 üniversiteden 14’ünün AKP iktidarında bakanların ve milletvekillerinin katılımıyla açıldığını belirterek, “Kapatılan üniversitelerin 65 bin öğrencisinin, o okullardaki akademisyenlerin ve idari kadroda çalışanların yaşadığı mağduriyet partimizi ve biz vekilleri derinden üzmektedir. Bizim önerimiz çok açık ve net. Mütevelli heyetleri değişsin, rektörleri ve gerekirse akademik kadrolar değişsin, kendileri atasın ve bu okullar devlete devredilsin.  Bunun dışındaki çözüm önerileri çocukların mağduriyetini gidermeyecektir” dedi.

“MÜCADELE EDECEĞİZ”

Öğrencilerin, resmi olarak faaliyet gösteren bu okulları tercih etmekten başka hiçbir suçu olmadığını ifade eden Atila Sertel, FETÖ terör örgütüyle ilişkilendirilen mütevelli heyetlerinin veya okul sahiplerinin gerekli cezayı almasını ancak suçsuz insanlara mağduriyet yaşatılmamasını istedi. Sertel, bu durum öğrencilerin lehine çözülünceye dek mücadele edeceklerini de sözlerine ekledi.

Daha sonra söz alan CHP Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Gaye Usluer de, YÖK Başkanı ile sürekli temas halinde olduklarını ve toplantılar yaptıklarını belirterek, “Bizim birinci önerimiz bu okulların devlete devredilmesidir. Bunun için yasa teklifi de verdik. İktidarın da desteğiyle bu teklifimiz yasalaşmalı ve öğrencilerin mağduriyeti giderilmelidir” dedi.

HEDEF 12’DEN VURMAK!

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’la bugün bir araya geldiklerini ve Saraç’ın kendilerine “Bizim hedefimiz tam 12’den vurmak değil. Hedefimiz bu sorunu en az zayiatla çözmektir” dediğini ifade eden Usluer, CHP olarak tam da 12’den vurmak istediklerini ve bunun yolunun da üniversitelerin devlete devredilmesinden geçtiğini söyledi.

Verilen mücadele ve öğrencilerin destekleriyle önceki haftaya göre daha olumlu gelişmeler olduğunu ifade eden CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil de, “500 bin kişiyi ilgilendiren bir sorun. Allah bizi affetsin dediler ama bu çocukları affetmediler, mağdur ettiler” diye konuştu.

Son olarak söz alan CHP Burdur Milletvekili Mehmet Göker de üniversitelerin kapatılması için çıkarılan KHK’nin adil olmadığını ve hak mahrumiyetleri doğurduğunu söyledi. Göker, “Eğer bu okulların mütevelli heyetleri veya sahipleri suçluysa o halde onları okul açmaya teşvik eden, mütevelli heyetlerini oluşturan iktidar da suça teşvik ettiği için suçludur” dedi.

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°