ÜRETEN 'PROJEYLE' ÇIKIN ADANALININ KARŞISINA!

ÜRETEN 'PROJEYLE' ÇIKIN ADANALININ KARŞISINA!


Üreten ‘projeyle’ çıkın Adanalının karşısına!





Bu ‘iktidarların’ yüklediği bir alışkanlık mı, nedir?





Yurttaşın ‘alım gücü’ gerekçe gösterilerek sorulan sorulara verilen yanıtlar var ya…





Ya tanıdık gelmeyen yabancı sözcükler,





Ya ilişkilendirilmesi zor konularla bağ kurmalar,





Ya virgülden sonrası bol rakamlı sayılar,





Ya makro ekonomik,





Ya mikro değerleri irdelemek,





Ya vatan, ‘millet’, Sakarya’yı ağza dolamak,





Ya da duyarlı konular üzerinde çatallanan sesle söylev vermek…





***





Yurttaş ‘alım gücü’ diyor…





Yurttaş yapılan yollarda yürüyemediğini,





Yurttaş kilittaş döşenmiş parklarda çocuğuyla gezemediğini,





Yurttaş iki yakayı bağlayan köprüleri geçemediğini,





Yurttaş gezi yolunda çocuğuna şeker alamadığını,





Yurttaş turizme açtığınız ülkesini tanıyamadığını,





Yurttaş doyamadığını anlatmaya çalışıyor…





Var mı anlayan?





***





‘İktidarın’, çok sesli olarak düzenlediği ‘büyüyoruz’ şarkısını dinleyeli uzun süre oldu.





Ne yaptık büyüdük mü?





Dedikleri gibi ‘istihdam’ alanlarını oluşturduk mu?





İşsizliği çözebildik mi?





‘İstihdam’ ile işsizlik ülke büyümesinde, gelişmesinde en önemli öğelerdir.





‘İstihdamı’, işsizliği kısır çekişmelerle sürdüren ülkelerde gelişmeden de söz edilemez!





‘İstihdam’ ile işsizlik sorunu çözülmemişse; üretimde bir sorun var, tüketimde dışa bağlılık var, denir!





Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı R. Tayyıp Erdoğan’ın katıldığı mitingde yaşanan kısa bir video yayınlandı; izleyen olmuştur kanımca…





Videoda, cumhurbaşkanının dağıtmaya çalıştığı çay paketlerinden birini edinmek için kavgaya tutuşanlar vardı. Hepsi bir paket çay!





Haklı olarak cumhurbaşkanı ‘yapmayın, ayıp bunlar, size yakıştıramadım’ diyerek kavgayı yatıştırmak istese de, bu ülkenin sorunu…





Bu yurttaşın yokluğunun sorunu…





Bu bir paket çayın bile, birçok aile için ne denli önemli olduğunu gösteren bir görüntü…





Pazaryerlerinin dağılımında, çöp varillerinin yanında yiyecek arayan görüntüler gibi…





Çöpleri karıştıran, varili ters çeviren anneler gibi, babalar gibi…





‘Açım’, ‘işsizim’, ‘doyumsuzum’ diyen binler, yüzbinler, milyonlar gösterilmesi hiç de zor değilse bir ülkede;





Yerel seçimde ‘projeler’ konuşulmalıdır!





Tanıdık gelen, ‘bilindik’ ilgisiz konular değil!





***





‘İktidarlar’,  koltuklarında daha uzun oturabilmek için çaba harcarken, nasıl ki kendi gelecekleri yerine toplumu öne sürerek ‘beka’ sorunundan söz ediyorlarsa…





Yaşanan tüm olumsuzlukları bile yalanlama yolunu seçiyorlarsa…





Şimdi benzerini ‘yerel adaylardan’ da duyuyoruz…





Kent için, diyorsunuz,





Kentli için, diyorsunuz,





Kentin markalaşması için, diyorsunuz,





Kentin varsıllıkları için, diyorsunuz,





Kente ekonomik katkı sağlamak için, diyorsunuz…





İşsizlikten, alım gücü olmayışından ekmek alamayan düşünülmeden, mahalleye yaptırılan avuç iç büyüklüğündeki parkla övünüyorlar,





Yetmiyor, iki yılda bir neden olduğu belirtilmeyen ‘gerekçelerle’ yapılıp-sökülen yol çalışmalarını anlatıyorlar.





Yetmiyor, kentin çirkinleşmesinde önemli bir etken olan yüksek beton yapıların önünü açtıklarını için seviniyorlar.





Yeni bir şey, diyorsunuz…





‘Yaptıklarımız, yapacaklarımızın güvencesidir’ diyorlar!





***





O yollarda,





O kaldırımlarda,





O bulvarlarda, köprülerde, parklarda…





Adana’da, Adanalının başını kaldırarak yürümesi için ne yapacaksınız?





Adanalıya, elinden alınan alım gücünü nasıl yeniden kazandıracaksınız?





Adana’yı ülkenin en yoksul iki kentinden biri olmaktan nasıl uzaklaştıracaksınız?





Adana’ya ‘istihdamı’ nasıl sağlayacaksınız, işsizliği nasıl çözeceksiniz?





Bunlarla çıkın Adanalının karşısına!





Üreticiyi borç batağına sürükleyip, ürettiğine pazar bulma kaygısı yaşatarak değil!  



Oktay EROL

20.03.2019 23:53:40

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI