ÜRETİCİ PAMUK EKİMİNE  DÖNMEK İSTİYOR
Manşet Haber 19.10.2017 00:16:09 0

ÜRETİCİ PAMUK EKİMİNE DÖNMEK İSTİYOR

ÜRETİCİ PAMUK EKİMİNE DÖNMEK İSTİYOR

Çukurova’nın simgesi ‘Beyaz Altın’ yeniden üreticinin gözdesi oluyor. Temmuz ayında destekleme priminin 80 kuruş olarak çok geç açıklanmasına rağmen pamuk ekiminde artışa neden oldu. Bu yıl rekoltede yüzde 20’lik artış beklediklerini belirten Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, 2017 bitmeden priminin 90 kuruş olarak açıklanması halinde pamuk üretiminin 1 milyon tona ulaşacağını söyledi.
Bereket TV’de canlı yayına katılan Mutlu Doğru, pamuk üretiminde yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. 1990’lı yıllarda 950 bin ton olan Türkiye’nin pamuk üretiminin gelinen süreçte 650-700 bin tonlara kadar gerilediğini ifade eden Başkan Doğru, son gelişmelerden sonra yavaş yavaş da olsa pamuğa dönüşün başladığını kaydetti.
GERİLEMENİN NEDENLERİmutlu_dogru_ciftci_birligi
Türkiye’de pamuğa talep artarken, üretimde yaşanan gerilemenin iki ana nedeni olduğunu ifade eden Doğru, “Bunlardan birincisi yanlış tarım politikaları. İkincisi ise üretici tercihi” dedi.
Doğru, üretim maliyetlerinin yüksek olması, verilen desteklerin yetersiz kalması, alım garantisinin olmaması ve Gümrük Birliği Anlaşması’nın pamuk üretimini bitirme noktasına getirdiğini dile getirdi. Doğru, “Türkiye’de pamuğun ihracatına fon koydular. İhracat yapamadık. Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde lif pamuğunu sanayi ürünü kabul ettik. Avrupa’dan, Yunanistan’dan gelen pamuğun sıfır gümrükle girmesine olanak sağlandı. Yunanistan’da 300 kilo ürün alan üreticiyi zengin ederken, Adana’da, Harran’da 500 – 600 kilo ürün alan üreticimizi pamuk ekemez hale getirdik” diye konuştu.
ÜRETİCİ ÖNÜNÜ GÖREMEDİ
Bu durumun küresel güçlerin planı olduğuna dikkat çeken Doğru, “Bakın Amerika 10 yıllık GSM kredisi vererek deposundaki yıllanmış lif pamuğun bize ithal edilmesinin yolunu açtı. Bu bir politikadır. Ama biz bu konularda hep ters düşündük, yanlış düşündük. 90’lı yıllarda uygulamaya başlanan yanlış politikaların üzerine birde yüksek üretim maliyetleri eklenince önünü göremeyen pamuk üreticisi farklı ürünlere yöneldi” ifadelerini kullandı.
ÜRETİCİ TERCİHLERİ DEĞİŞTİ
Pamuğun, üretimi, bakımı, hasadı zor ve yüksek maliyetli bir ürün olduğuna dikkat çeken Doğru, şunları kaydetti;
“Beyaz Sinek’le mücadele ediyorsunuz, kurtla mücadele ediyorsunuz. Zirai mücadelesi pahalı. Toplama maliyeti yüksek. Mısırda dekar başına hasat maliyeti 20 – 25 lira iken, pamukta 100 lira civarında. Ayrıca alım garantisi yok. Pamuğun alıcısı konumunda olan bazı tesisler kapandı. Çırçır fabrikaları eskisi kadar fazla değil. Ege Bölgesi’nde TARİŞ, Güneydoğu ve Çukurova’da ÇUKOBİRLİK var. Bu tarım satış kooperatifleri bizim, ama yöneten biz değiliz. Ayrıca bu kooperatiflerin eski alım gücü olmamasından ötürü pamukta alım garantisi yok. Hal böyle olunca, üretici tercihini değiştirerek bölgemizde, mısıra, narenciyeye, Ege Bölgesi’nde, Güneydoğu’da mısıra yöneldi. Mısır, tüketimi fazla, depolaması kolay, TMO’nun alım garantisi verdiği, maliyeti düşük olan bir ürün. Ayrıca her yıl yeni tohumların çıkması ve rekoltenin artması da tercih nedenleri arasında yer alıyor.'
REKOLTE’DE %20 ARTIŞ BEKLENTİSİ
Doğru, yaşanın sıkıntılara rağmen, Dünya pamuk fiyatlarının yükselmesi ve destekleme primlerinin artmasıyla yavaş yavaş da olsa pamuk üretimine dönüşün başladığını kaydetti.
Mutlu Doğru, “Temmuz ayında destekleme primi 80 kuruş olarak açıklandı. Piyasalardaki beklenti yükselince üretime yansıdı. Bizim tahminimize göre bu yıl Türkiye’nin pamuk üretiminde yüzde 20 civarında bir artış yaşanacak” dedi.
KAPASİTE 2 MİLYON TON
Türkiye’de yıllık 1 milyon ton pamuk üretiminin hayal olmadığına dikkat çeken Doğru, “Eğer 2017 bitmeden destekleme primi 90 kuruş olarak açıklanırsa Ege, Akdeniz, Güneydoğu ve Harran’da üretici pamuk ekimine tekrar dönecektir” diye konuştu.
Pamuğun stratejik bir ürün olduğunu vurgulayan Doğru, “Pamuk aslında çok stratejik bir bitki. Dünya’da belli bir kuşakta ekilebilen bir ürün. Karadeniz’de, İç Anadolu’da pamuk ekemezsiniz. Ama mısır, soya, ayçiçeği gibi ürünler ekilebilir. Biz bu avantajımızı kullanmıyoruz. Eğer, Harran’da, Çukurova’da, Ege’de kapasitenin tamamın kullanabilirsek 2 milyon ton rekolte alabiliriz. Geçmişte pamuğu Yunanistan’dan alan sanayiciler şimdi, ‘Pamuk ekin, ne gerekiyorsa biz verelim’ diyor. Doğruyu bulduk ama biraz geç bulduk. İnşallah Tarım Bakanlığı’nın da desteğiyle pamuk üretimi artar” dedi.
ÜRETİCİNİN BEKLENTİLERİ
Pamuk ekiminin yeniden cazip hale gelmesi için üreticinin hükümetten beklentileri olduğunu da dile getiren Mutlu Doğru şunları söyledi;
“En önemli sorun gümrük vergisi. Dünya Ticaret Örgütü tarım ürünlerinde gümrük vergisini belirleme inisiyatifini ülkelerin kendisine bırakmış. Tarım ürünlerinde neye ihtiyacınız var belirleyin, asgari limitlerinizi yazın ve buna da uyun diyor.
Biz mısıra yüzde 130 demişiz, buğdayda da öyle. Pamuğa ise yüzde 13 koşmuşuz. Bunun da üzerine çıkamıyoruz. Yüzde 13 gümrük vergisi Dünya maliyetleri karşısında kurtarmıyor. Yapılan yanlışlardan bir tanesi de budur.
Gümrük vergisinin biraz daha yükselmesi lazım. Bilhassa iplikte. Pamuk ipliğinde şuan yüzde 10’luk bir fiyat farkı var, yurt dışından daha ucuza geliyor. Eğer pamuk ipliğindeki gümrük vergisi yüzde 10’a çıkarılırsa fiyatlar aynı olacaktır. Ben inanıyorum ki tekstil üreticisi bizim ipliğimizi tercih edecektir. Pamuk ipliğindeki yüzde 10’luk gümrük vergisi artışı pamuk üretimini arttıracak, gelecek sene ekime de yansıyacaktır.”
TOPLAMA MALİYETİ YÜKSEK
Yüksek toplama maliyetlerinin de önemli bir sorun olduğunu dile getiren Doğru, “Toplama maliyetlerinin düşmesi için devletten destek bekliyoruz. Türkiye’de pamuk toplama makinelerinin sayısının artması için KDV’nin düşürülmesini, leasing ile temin edildiğinde KDV’nin sıfırlanmasını istiyoruz. Ayrıca yurt dışından ikinci el pamuk toplama makinelerinin getirilebilmesi için mevzuat değişikliği yapılmasını istiyoruz. Yapılacak bu düzenlemeler pamuk toplama maliyetini düşecektir” ifadelerini kullandı.
Sürdürülebilir pamuk ekimi için 10 yıllık, 20 yıllık üretim planlaması yapılması gerektiğine dikkat çeken Mutlu Doğru, “Pamuk üretiminin nasıl yapılacağının çalışmasını yapmak lazım. Üretici hep ithalatla tehdit ediliyor. İthal edersiniz ama günün birinde ithalat için kapısına dayandığınız ülke “satmıyorum” derse ne yapacağız. Bunları düşünüp ona göre planlama yapmalıyız” diye konuştu.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

35.8° / 20.3°