'UZAKTAN EĞİTİM NORMAL EĞİTİMİN YERİNİ TUTAMAZ'

'UZAKTAN EĞİTİM NORMAL EĞİTİMİN YERİNİ TUTAMAZ'






Zor bir süreçten geçiyoruz. Kendimizle ve insanlığın
oluşturduğu sistemlerle yüzleşmemiz gerekiyor. Koronavirüs insanın bizzat ne
yaptığı ne yediğinin sonucu. Adı bugün korona, yarın başka bir virüs veya
“sebep” olabilir, büyük oranda insani sosyal yapışlarla ve bunların yarattığı
krizlerle yüz yüzeyiz.





Önce olayın sorumluluğu virüste mi insanda mı,
yaşananların nasıl tanımlanabileceğine, sonra eğitime yansımalarına
değineceğim.





İNSAN NEDİR: TEDBİR ALMADIĞI İÇİN HASTALIK VEYAÖLÜMDEN
BİZZAT İNSAN SORUMLU





Zor bir zamandayız. Koranavirüs hızlı ve kolay bir
yayılım gösteriyor. Bunda virüsün bir bilinci veya etiği yok. Doğası neyse onu
yapıyor. Virüse güzel veya çirkin, iyi veya kötü, ahlaklı ahlaksız denemez.





Ancak virüsün tanınması insanın işi, virüsün insana ve
canlı yaşama etkilerinin araştırılması ve denetimi de yine onun farkında olan
insanın işi sayılır.





Yani virüs değilse de insan aynı zamanda bilinçli bir
varlık. Etik politik bir varlık. Biyofizyolojisi dışında eylemlerini kendisi
planlı programlı hazırlamak durumunda. Bunu nasıl yapacağının iradi özgürlüğü
kadar sorumluluklarını da taşımak durumunda. İnsanı insan yapan, homo sapiensi
homo sapiens yapan müdrikise, düşünmesi, aklı, bilinci, buluşları, icatları
sayılır.





Yüzleşmek bilgi bilinç işidir. Eylemi bilinçli oldukça
insan insan olur.





Koronavirüsten ölen insanın ölümünden, eğer uygun
tedbirler alınsaydı hastalığa yakalanmayacak ve ölmeyecekse, bu durumda onun
ölümünden korona virüs değil kendi almadığı tedbirler sorumlu sayılır. Yani
insanın uygun tedbirlerle ölmeyeceği bir virüsten dolayı ölmesi etik ve politik
eylemleri sonucu başına geliyor demektir. Virüsü değil kendimizi ve bizim
adımıza karar alanları bundan birincil derecede sorumlu tutmak zorundayız.





İnsanın politik bir varlık, teleolojik (erekli) bir
varlık, aklı düşüncesi olan bir varlık sayılması bundandır. Bunun getirdiği
irade ve sorumlulukları taşımayan kişi veya yöneticiler de bunu cahillikle
yapıyorlarsa pek insan sınıfından sayılmaz, ancak biyofizyolojik bir canlı
konumuna, ot konumuna düşer. Hele de bilinçli, göz göre göre yapıyorlarsa,
cahilin ötesinde “kötü” (hatta daha pek çok olumsuz sıfat ekleyebilirsiniz)
insan sayılırlar.





İRADİ İRRASYONALİTE





Yaptığından ve yediğinden insan sorumlu. Yarattığı şehir
ve sistemlerden insan sorumlu. Sorumluluk insana ait.





Korona ve güncel önerileri Celal Gürbüz hocamla şöyle bir
metre mesafeden diyalogla irdeliyoruz: Bilinçli irrasyonalite denebilir mi
diyor, ortada bir irrasyonalite var ama bu irrasyonalite üretilmiş bir irrasyonalite
şeklinde devam ediyor görüşlerine. Benim kanaatim, “bilinçli” denemese de iradi
bir irrasyonalite var.





Hem iradi olacak hem de irrasyonel olacak. O halde
rasyonel ve irrasyonel istemlerden söz edebiliriz.





Veya kimin için sorusu gelebilir. Kimin için rasyonel
veya irrasyonel? Ancak “kime göre” durumunda, buna zaten rasyonalite denemez.
Rasyonalite tüm akıllar, tüm insanlar için benzer şekilde işlenebilir
argümanlara, benzer ölçütlere, ölçülü akıllara, belli bir lojig’e (mantığa)
dayanmak durumunda. Göreli rasyonalite veya göreli realite olmaz, bu
tanımlarına ters olur. Olsa olsa bu tür şeyler “irrasyonalete” olabilir. Ortada
irade varsa, ortada yaşadıklarımız varsa, iradi bir irrasyonalite var demektir.





“Uzaktan” olan bir yol ancak örgün eğitim değil üstten
tek yanlı diktasyon olur, okulu tasfiye eder.





1970’lerde mektuplu eğitim, YÖK sonrası açık öğretim
geldi. Şimdi sıra e-eğitimde.





Mektuplu öğretim hiç olmadı. Açık öğretim deneyimi fena
değil ama hiçbir şekilde örgün sayılmaz, farklı durumlara, ikinci üniversiteye
biraz daha uygun sayılır.





İlkokul veya temel eğitimde e-eğitim hiçbir şekilde uygun
değil





Kaldı ki yeni öneri daha başka bir formda, örgünün yerine
öneriliyor.





Böyle bir e-eğitim küresel google türü firmaların veya
NSA türü küresel güçlerin online üzerinden merkezi eşitsiz hiyerarşik
bağımlılaştırıcı bir toptancılığına, Foucault’un panoptikonuna, toptan merkezi
gözetimine ve iktidarına yol açar mı bilmiyorum, ama bir uzaktanlığa yol açtığı
açık.





Uzaktan olduğundan uzaktaki merkezlerden, yukardaki
merkezlerden kontrolü artıracağı da açık. Bu e veya online’lığın bir eğitim
sayılamayacağı, bizzat “uzaktan diktasyon” olacağı; en başta da





Okulun tasfiyesine,Öğretmenin tasfiyesine,Öğrencinin
tasfiyesine,Bir araya gelmenin, akran gruplarının, ortak somut mekanların
tasfiyesine yol açacağını,Toplum oluşu, diyalogu örseleyeceğini öngörebiliriz.





 Bu tasfiyeler ne getirir, tek tek henüz öngöremeyiz
ama çok şeyin değişeceğini öngörebiliriz.





SANALLIK: AKRANLIĞI, REALİTEYİ, MEKÂNI, TARİHSELLİĞİ,
TOPLUMSALLIĞI, YAŞANTIYI, YAŞAMI ORTADAN KALDIRMAK





Sanallık; hele de çok erken yaşlardaki, ilkokul
yaşlarında, ortaokul yaşlarında, hemen tüm yaşlarda sanallık; bioseksüel
gelişimi, psikososyal gelişimi, bilişsel gelişimi, eleştirel düşünmeyi, insan
olmayı, birlikte yaşamayı, etiği-ahlakı, realiteyi, mekanı,
tarihselliği-kültürü… daha burada henüz saymamız ve tümden öngörmemiz mümkün
olmayan daha pek çok olası etki ve sonucu içermektedir.





İnsanın bir araya gelmeden insan, kültür ve toplum olma
şansı yoktur. Sevgi saygı bizzat yaşantıdır, öğrenme ve eğitim bizzat
yaşantıdır, ahlak bir diğeri ile birliktelik, birlikte yaşamaktır, yaşatmaktır.





Bu İrrasyonaliteye Rasyonel Çözüm Var: E İçin Harcanacak
Enerji Yerine Koronadan Temizlenmiş Okullarda İnsanla Toplumla Diyalogcu Eğitim





Online veya e-Eğitim, uzaktan eğitim türü uygulamalar
normal eğitimin yerini tutmaz ve onun yerine geçemez, ancak farklı ve yardımcı
yollar olarak yararlanılabilir.





E eğitim için uğraşmak yerine korona virüsten uzak
sağlıklı okul ve sokaklar yaratmak bizim elimizde.





Birlikte nasıl yaşayacağımızı ve birlikte diyaloga dayalı
eleştirel bir eğitimi nasıl sağlayacağımızı düşünmek, birlikte yaşamayı,
dolayısıyla birlikte eğitimi sürdürmek durumundayız. Bu hem çoğulculuk hem de
eleştirel bir eğitim demektir. Diyalogun sürdürülmesi demektir. İnsan ve toplum
olmak demektir.





E-diktasyon hesaplanmış bir başka irrasyonaliteyi işaret
etmektedir.





Uzaktan Eğitim, Uzaktan Doğa, Uzaktan Yaşamak Olmaz





Çocukların ve gençlerin okul ve üniversitelere,
realiteye, insana, topluma, doğaya ihtiyacı var. Bunları sağlamak
e-diktasyondan çok daha kolay ve çok daha gerçekçi ve rasyonel.





Yaşamdan kopma değil bizzat yaşama, bizzat yaşayarak
öğrenme, bizzat idrak ve düşünme, insan ve toplum olmanın da örgün eğitimin de
temel nosyonudur.



Adnan Gümüş

29.03.2020 22:20:21

YAZARLAR


ADANA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALI’NDA REKOR MERT DEMİR KONSERİNDE

BU BESİNLER, ALZHEİMER VE PARKİNSON RİSKİNİ AZALTIYOR!

"YANGINDAN MAL MI KAÇIRIYORSUNUZ?"

DÜNYA SANAT GÜNÜ’NDE ÜÇ SANATÇIYA ÖDÜL

İLACA ERİŞİM ENGELLENEMEZ!

BİRİKTİRME HASTALIĞI BELİRTİLERİ!

ADANA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALINDA HER GÜN ETKİNLİK

A.KADİR KAÇAR YAZDI/ DDY ÇILDIRMIŞ OLMALI...

TARKAN, YARININ KÖYLERİ İÇİN ADANA’DA

“ŞİDDET EN YAKICI SORUN HALİNE GELDİ”

“SEYHANLILARA VERDİĞİMİZ SÖZÜ TUTACAĞIZ”

SEYHAN’DA AK PARTİ’DEN 3 İSİM MHP'DE

“TEBRİK ÇİÇEKLERİNİZ BURS OLSUN”

Ç.Ü’DE “REKTÖR-ÖĞRENCİ BULUŞMASI”

PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALINDA  HALUK LEVENT KONSERİ

HÜSEYİN SUNGUR YAZDI/ NİSAN’DA ADANA BİR BAŞKA GÜZELDİR!

İFRAL TURGUT YAZDI/HİÇ BİR DİKTATÖRLÜK HİKÂYESİ MUTLU SONLA BİTMEZ