Vali istedi, meclis reddetti
Manşet Haber 4.09.2012 11:02:36 0

Vali istedi, meclis reddetti

Vali istedi, meclis reddetti

Val Hüseyin Avnii Coş’un İl Genel Meclisine tekrar görüşülmek üzere 2.kez gönderdiği Hakan Madencilik tarafından yaptırılacak Termik Santrali imar düzenlemesi reddedildi
GÜNAYDIN ADANA GAZETESİ’nin haberine göre, Adana İl Genel Meclisi’nin Eylül ayı oturumlarında Valilikten gelen teklifler karşısında duruş sergileyen il genel meclis üyeleri, idare ile meclisin birbirinden kopuk olduğunu ve aradaki buzların kaldırılması gerektiğini söylediler.

KOMİSYON YİNE RET DEDİ
Dün İl Genel Meclisi tarihi bir oylamaya daha tanıklık etti. Temmuz ayı oturumlarında Ceyhan’a Termik Santral kurmak isteyen Hakan Madencilik’in imar tadilatına ait çevre düzeni planı değişikliği teklifinin ret olmasına karşın Vali Hüseyin Avni Coş, aynı gündem maddesini yetkisini kullanarak yeniden görüşülmesi üzere meclise göndermişti. İşte bu gündem maddesinin oylaması yapıldı. Oylama öncesinde komisyon raporları okundu.

YARGIYA İNTİKAL ETMİŞ KONUDUR
Okunan komisyon raporlarına göre Hakan Madencilik’in Termik Santral kurmak istediği yerin Enerji İhtisas Bölgesi içinde yer aldığını belirten meclis üyelerinin hazırladığı komisyon raporuna göre, Ulaşım, Karayolları, Orman İşletmesi, Serbest Bölge Müdürlüğü gibi resmi kurumların evrak eksikliğine ait yazılarının bulunduğu ve aynı zamanda konunun 13. Danıştay Dairesi’nde bir itirazdan dolayı yargıda olduğu belirtilerek Valilikten gelen teklifin retti komisyon tarafından bağıtlandı.

22 EVET 31 RET OYU
Komisyon raporunun okunmasının ardından mecliste önce yargıda olan bir konunun üzerinde oylamanın yapılamayacağı tartışması yaşandı. Daha sonra Ak Partili üyeler hizmetin engellendiğini, muhalefet meclis üyeleri ise yargıda olan ve eksik evrakları olan bir konunun burada oylamasının yapılarak kabul edilmesini kendilerinden beklememelerini istediler. Yapılan oylamada 22 kabul oyuna karşılık 31 ret oyu ile Ceyhan’daki Hakan Madencilik’in imar tadilatı konusu ret edilmiş oldu.

KOPUKLUK NEDEN OLUŞTU?
İşte bu tartışmaların ardından bu kez mecliste idare ile meclis üyelerinin arasında soğukluğun bulunduğu, eskiden meclis oturumlarına il özel idaresi genel sekreteri ile yatırımcı dairelerin müdürlerinin katıldığına işaret edilip ‘şimdileri meclis oturumlarına hiçbir müdür katılmıyor. Bu meclisi bilgilendirmek zorunda olan yöneticiler burada yok.’ Dediler. İl Genel Meclis Başkanı Ali Adırbelli, meclis ile idarenin arasının kopuk olduğunu, eskiden sunum yapan idarenin, bilgi veren yapısının bugün tamamen ortadan kalktığını ve bunun da kendilerinde rahatsızlık yarattığını belirttiler. Adana’da il özel idaresinin yaptığı hiçbir hizmetten haberdar olmadıklarını belirten Adırbelli, bu konuyu idareye soracağını söyledi.

HALAÇOĞLU: YÖNETİCİLER ADANA’YI BİLMİYOR
MHP’li İl Genel Meclis Üyesi Mustafa Halaçoğlu ise konuyla ilgili olarak söz alıp özetle şunları söyledi. ‘Sorun şu bence. Özel idaredeki yeni yöneticiler Adana’yı bilmiyorlar. Eski yöneticilerden bir tane kalmadı desek yanlış yapmamış oluruz. Adana’yı bilmeyen, idareyi tanımayan yeni yöneticiler sanırım bu sorunun sebebi. Kopukluk bundan dolayı oluşuyor. Sayın Genel Sekreterimize buradan bir çağrıda bulanalım. Bu kopukluğu ortadan kaldırın. Biz sizi ve daire yöneticilerini burada görmek istiyoruz. O zaman sorun ortadan kalkar’


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°