YARGIDA UZLAŞTIRMA DÖNEMİ
Manşet Haber 23.04.2017 15:47:23 0

YARGIDA UZLAŞTIRMA DÖNEMİ

YARGIDA UZLAŞTIRMA DÖNEMİ

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu, 4 ayda 2 bine yakın dosyada kitap bağışı, okul boyama, giysi yardımı gibi anlaşmalarla tarafların uzlaşmasını sağladı. Bir mahkemenin 1 yılda ortalama bin dava dosyasına baktığı Adana Adliyesi'nde taraflar arasındaki husumetler 1 gün gibi kısa sürede barışla çözülürken, dosyaların dava sürecinden düşmesiyle yargı yükü de azalmış oldu.
Resmi Gazete'de 2 Aralık 2016'da yayımlanarak yürürlüğe giren kanun kapsamında, Türk Ceza Kanunu'nun 253. ve 254. maddelerinde de yargı yükünün azaltılması için uzlaştırma usullerinde düzenlemeye gidildi. Düzenleme kapsamında tehdit, hakaret, mala zarar verme, basit hırsızlık ve basit dolandırıcılık gibi suç unsurlarında soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcıları veya kovuşturma aşamasında hakimler dosyayı uzlaştırma bürolarına yönlendirmeye başladı. Bilirkişi olarak görevlendirilen uzlaştırmacılar da, tarafların yargı sürecine gerek kalmadan anlaşmalarını sağladı.
4 AYDA BİN 833 DOSYADA UZLAŞMA SAĞLANDIaliyeldan_savci
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosunda görevlendirilen uzlaştırmacılara, yasal değişikliğin ardından savcılıklardan bin 429, mahkemelerden de 2 bin 625 dosya sevk edildi. Henüz dava açılmadan savcılık soruşturması aşamasında uzlaştırma bürosuna gönderilen dosyalardan 930'u, mahkeme aşamasında hakimlerin gönderdiği dosyaların ise bin 214'ü anlaşmayla sonuçlandırıldı. 4 ay içinde toplam bin 833 dosyanın uzlaşmayla sonuçlandığı Adana'da, kimi uzlaşmalar 1 gün gibi kısa bir sürede, kimi ise yasal süre olan 30 günde tamamlandı. Bir mahkemenin 1 yılda ortalama bin dava dosyasına baktığı Adana Adliyesi'nde, taraflar uzlaşma sağlayarak Yargıtay süreci ile birlikte yıllarca devam eden yargılamalardan da kurtulmuş oldu. Uzlaşmalarda müşteki ve şüpheliler Sevgi Evleri ve Mehmetçik Vakfı gibi kurumlara bağış, okul boyama, özür dileme, diş yaptırma, kitap ve giysi yardımı gibi konularda anlaşarak aralarındaki husumeti barışla sonuçlandırdı.
'TOPLUMSAL BARIŞA KATKI SAĞLIYOR'
Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, uzlaştırmanın, ceza adalet sistemini cezalandırıcı bir süreçten işbirliğine dayalı bir sürece dönüştürmeyi amaçladığını söyledi. Uzlaşmayla mağdurların haklarının korunmasının yanı sıra suç faillerinin de ceza vermek yerine topluma kazandırılmasının sağlandığını belirten Yeldan, 'Uzlaşma ile fail ve mağdur arasında meydana gelen çekişme çözülürken, mağdurun zararının kısa sürede giderilmesi amaçlanıyor. Bu, hem taraflar hem toplumsal barışa katkı sağlarken, mahkemelerin iş yükünü de azaltıyor. Adana'da 4 ay içinde 2 bine yakın dosyada uzlaşma sağlandı. Bu sayı, 1 yılda 2 mahkemenin ortalama baktığı dosya sayısı kadar' dedi.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°