YAZIN ATEŞİNİZİ YÜKSELTEN 8 NEDEN
Manşet Haber 12.08.2018 10:51:43 0

YAZIN ATEŞİNİZİ YÜKSELTEN 8 NEDEN

YAZIN ATEŞİNİZİ YÜKSELTEN 8 NEDEN

Yaz aylarında her ne kadar hastalığı aklımıza getirmek istemesek de, açıkta satılan gıdalar, ortak alanların fazla kullanımı, kene ve sivrisinek gibi birçok etken enfeksiyonların görülme sıklığını da artıyor. Beraberinde de ateş geliyor. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çağrı Büke, yaz aylarıyla artışa geçen ve kendini ateşle gösteren sorunlar ve çözüm önerilerini anlatıyor...

Gastroenteritler: Yaz aylarında en sık rastlanan enfeksiyonların başında geliyor. Gıdalar ve sularla bulaşabilen bu enfeksiyonlar, karın ağrısı, ishal ve bir kısmı da yüksek ateşle seyrediyor. Hastalıktan korunmak için, öncelikle hijyenik olmayan, iyi pişirilmemiş açıkta satılan yiyeceklerden uzak durmak, yıkanmamış sebze ve meyveleri tüketmemek, suların temiz olduğundan emin olmak ve hiçbir şekilde hekime danışmadan antimikrobiyal ilaç kullanmamak gerekiyor.

Kırım Kongo kanamalı ateşi, Lyme ve Q ateşi: Yüksek ateşle seyreden ve kenelerle bulaşan bu hastalıklar ülkemizde de görülüyor. Korunmak için, kenelerin bulunabileceği sulak, çalılık, ormanlık ve kırsal alanlarda gerekli önlemlerin alınması önem taşıyor. Ayrıca, kene ile temas etmiş kişilerin de, ciddi sonuçlara neden olabilecek bu hastalıklar yönünden değerlendirilebilmesi için, mutlaka hekime başvurmak gerekiyor.

Sıtma: Son yıllarda ülkemizde görülen sıtma vakalarını genellikle dış ülkelere giden kişiler oluşturuyor. Sivrisinekler ile bulaşan bir enfeksiyon hastalığı olan sıtma ağır ve ciddi sonuçlara yol açabilmesi açısından önem taşıyor. Prof. Dr. Çağrı Büke, özellikle Afrika ve Asya ülkelerine seyahat edip buradan dönen kişilerde yaz aylarında yüksek ateş gelişmesi halinde sıtmanın göz ardı edilmemesi gerektiğinin altını çiziyor.

Lejyoner hastalığı: Yaz aylarında klima ve duş suları ile solunum yollarından bulaşan lejyoner hastalığı oldukça ciddi seyirli zatürreye neden olabiliyor. Özellikle depo suyunun kullanıldığı tesislerde, duş öncesinde yaklaşık 1 dk suyun akıtılması, klimaların filtrelerin bakımı ve temizliği hastalıktan korunmada alınacak önlemler arasında yer alıyor. Yaşlılarda ve bağışık sistemi yetersiz kişilerde bu enfeksiyonun sonuçlarının ölümcül olabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Çağrı Büke, “Bu nedenle yazın öksürük ve ateş yüksekliği şikâyeti olan ve özellikle risk grubunda yer alan kişilerin lejyoner hastalığı açısından da değerlendirilmesi gerektiğini” belirtiyor.

Zika virüs:Özellikle son yıllarda adını daha sık duyduğumuz bu enfeksiyon hastalığı sivrisineklerle bulaşıyor. Zika virüs enfeksiyonu şu an Orta ve Güney Amerika, Pasifik Adaları, Tropikal Afrika ve Güneydoğu Asya’dan oluşmak üzere 23 ülkede hızla yayılıyor. Ülkemizde ise bugüne kadar Küba’ya tatile gidip dönen 4 kişide hastalık saptanmış. Hastalık özellikle hamilelere bulaştığında doğacak bebekte ciddi gelişme geriliklerine yol açabiliyor. Bu nedenle zika virüsün yaygın olduğu ülkelere ve bölgelere seyahatlerde özellikle hamile kişilerin dikkatli olması ve sivrisineklere karşı gerekli önlemlerin alınması önem taşıyor.

Batı Nil Ateşi: Sivrisinekler ile bulaşan bir diğer önemli enfeksiyon hastalığı olan Batı Nil Ateşi, günümüzde Fransa, Romanya, Rusya, Yunanistan, Cezayir, Fas, Tunus, İsrail ve Amerika kıtasında görülüyor. Ani yüksek ateşle gelişebilen bu hastalığın da sonuçları ağır olabiliyor. Tedavisi olmadığı için sivrisineklere karşı önlem almak hayati önem taşıyor. Sivrisinek sokması sonrası ateş gelişmesi durumunda tanı ve destek tedavi için hekime başvurulması gerekiyor.

Adenovirüs enfeksiyonları: Yaz aylarında çocuklarda biraz daha sık görülen bu enfeksiyondan en çok göz, solunum yolları ve barsaklar etkileniyor. Hastalık, gözde kızarıklık, öksürük, ateş, ve ishal şikâyetleri ile kendini gösteriyor. Solunum damlacıkları ve eller ile insandan insana hastalık bulaşıyor. Dolayısıyla korunmak için, hasta kişiler ile temasın önlenmesi, temiz ve iyi pişirilmiş gıdaların tüketilmesi gerekiyor. Ayrıca ellerin yıkanması ve havuzların bakım ve kontrollerinin yapılması da hastalığın kontrolünde önem taşıyor.

Aşırı sıcaklar da ateşi yükseltir: Enfeksiyonlar, kanser, kollajen doku ve otoimmün hastalıklar dışında yaz aylarında özellikle aşırı sıcaklara ve güneşe maruz kalma durumunda da ateş yükselebiliyor. Prof. Dr. Çağrı Büke,bu durumun özellikle çocuklar ve yaşlılar açısından ciddi ve ölümcül sonuçlara neden olabileceğini hatırlatarak, “Sıcak çarpması ve aşırı güneşe maruz kalınması durumunda yakınma ve yüksek ateş geliştiğinde hemen bir sağlık kurumuna başvurulması gerekiyor” diyor.

Hemen antibiyotiklere sarılmayın: Genel olarak enfeksiyon hastalıklarının seyri sırasında görülen ateşli hastalarda yapılan en büyük yanlışlardan birisini, ayrıntılı değerlendirme yapmadan antibiyotik kullanımı oluşturuyor. Antibiyotiklerin viral enfeksiyonların tedavisinde etkisiz olduğunun altını çizen Prof. Dr. Çağrı Büke, bu nedenle antibiyotiklerin sadece hekimin uygun görmesiyle kullanılması gerektiğini belirtiyor.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°