“Yerel adaylar” kentlerine odaklansın…
“İktidar” ile muhalefetin, ya da “cumhur ittifakı” ile “millet ittifakının” yerel seslerinin değil da, “siyasal” isimlerinin alanlara taşıdığı havadan hoşnut olan var mı?
Oysa her şeyi bıraksalar “yerel adaylara”…
Oysa bıraksalar adayları “yerel halka”…
Oysa bıraksalar halkı “yerel sorunlar” ortaya atılan projelere…
Seçmen öyle bir seçim yapacak, öyle bir sonuç alacak ki;
“İstihdam” da, işsizlik de, yaşanılır kent de, büyüme de, mutlu olabilme de “hayal” olmayacak!
Bir fırsat verseler ah…
***
Örneğin…
Adaylar proje oluşturmadan,
Elle tutulur, somut bulgular ortaya koymadan yurttaşın karşısına çıkmayacaktır.
Koca kenti bir yana bırakın,
Bir mahallenin sokaklarında yaşananı da,
O kente bağlı köylerini de,
O köylerin kente göç etmesinin oluşturacağı sorunları da,
Köyden kente göçle ortaya çıkan işsizliği de,
Tüm bunların, “üreten toplumdan tüketen topluma kayış” anlamı taşıdığı anlatılacaktır.
***
Örneğin…
Köy yaşamının bir parçası olan tarım, hayvancılık benzeri üretim kanallarının “göçle” son on yılda bile nasıl dibe vurduğu konuşulacaktır!
Tarım alanlarında yetiştirilen birçok ürünün neden dışalımla sağlandığı, bu dışalımın “yerli” üreticiye nasıl zorluklar yaşattığı bir bir ortaya serilmek zorunda kalınacaktı!
Bu ülkenin verimli topraklarında üretilmeyip, dışarıdan sağlanan ürünlerin neler yaşattığını son günlerde görüyoruz!
Günlük soframızda kullanılan besinlerin “hangisinin” yerli olduğunu artık bilmiyoruz!
Soğanı, patatesi, marulu dışarıdan almaya başlayınca…
Yerel adaylar, bunlara da hazırlanmak zorunda olacak, çözüm üretmek zorunda kalacak…
***
Örneğin hayvancılık…
Sınırımızın ötesinde her tür olanaklar sunulurken, daha ucuz üretilmesi sağlanırken ülkemizde; özellikle güney-doğu bölgelerimizde yapılmamasının, ya da yapılamamasının nedeni üzerine de projeler oluşturulacaktı, yerel adaylar…
Yayım alanlarını,
Yemlemeyi,
Samanı…
Kırda-köyde özendirmenin yollarını ararken;
Bir yandan “istihdam” oluşturmuş olacaktı,
Bir yandan “işsizlik” sorununa yarar sağlamış olacaktı,
Bir yandan “göç” olayının önüne çıkmış olacaktı,
Bir yandan “kent yaşamını” zorlaştırmamış olacaktı,
Bir yandan da “yaşanılır-yaşam alanları” kazandırmış olacaktı…
***
Örneğin…
Bu kaçıncı yazışım bilmiyorum.
Şu ana dek, kendilerini “liderlerinin” söylemlerine kaptırıp içinden çıkamayan “adayların” hiçbiri, şu ana dek bunu irdeleme gereği duymadı!
Kendi açılarından “haklı” olacakları bir yer var demek ki…
Adana’nın ilçelerinde her yıl biraz daha “kazandırmamayı” sürdüren narenciye konusunda üreticinin önünü açacak neler yapacaksınız?
Satılmayıp dalında kalan, dalında kalıp kurutulmak için kabukları soyulan, üreticisinin yaptığı masrafı kazandırmayan narenciye konusunda ne yapacaksınız?
İzmir’in Seferihisar belediyesinin, kurutulmuş mandalina-limon çalışmalarını artık duymayan kalmadı kanımca.
Kurutulmuş mandalina-limonla neler yaptıklarını merak eden kimse yok mu?
“Yerel adaylara”, polemikleri sürdürmekten başka bir iş düşmemeli…
***
“İktidar” ile muhalefetin, ya da “cumhur ittifakı” ile “millet ittifakının” yerel seslerinin değil da, “siyasal” isimlerinin alanlara taşıdığı havadan hoşnut olmayanlardanım…
Bir yerel seçime mi gidiyoruz,
Yoksa komşumuzla aramıza kalın duvar örecek günlere mi, belirsiz!
Yirmi metre arayla komşularımız var…
Biri “cumhur ittifakının” adayının posterini salındırmış balkonundan aşağı,
Diğeri “millet ittifakının” adayının posterini…
Bırakalım assınlar; onu asmakla mutlu oluyorlarsa, komşu olarak birbirlerini daha iyi anlayabiliyorsa, yine karşılıklı oturup gülebiliyorsa…
Bunu bozmaya kimin hakkı var ki?
Bırakın “yerel adaylar” kentlerine odaklansın…
