YÖRE DERNEKLERİ ŞENLİĞİ
Manşet Haber 23.05.2017 02:03:08 0

YÖRE DERNEKLERİ ŞENLİĞİ

YÖRE DERNEKLERİ ŞENLİĞİ

Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, bu yıl ikincisi gerçekleşen Geleneksel Yöre Dernekleri Şenliği’nin açılışını yaptı. Adana’nın merkez Çukurova ilçesindeki Ercan Çetin Doğal Park içinde gerçekleşen şenlik, müthiş bir coşkuya sahne oldu. Yöresel lezzetlerin büyük ilgi gördüğü ve yöre sanatçılarının konserlerinde büyük coşkunun hakim olduğu şenlikte konuşan Belediye Başkanı Soner Çetin, “İşte bu, işte Türkiye bu. Doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle bizim olan ve ilelebet bizim olacak Türkiye burada. Çukurova Belediyesi var olduğu sürece, bu kültürler kardeşçe bir arada yaşamaya devam edecek” dedi.
TÜM RENKLER ÇUKUROVA’DAcukurova_yoresel_senlik (2)
Geçen yıl ilki gerçekleştirilen ve büyük ses getiren Yöre Dernekleri Şenliği’nin ikincisi geçtiğimiz gün Ercan Çetin Doğal Park’ta yapılan açılış töreni ile başladı. 21-22-23-24 Mayıs tarihlerinde Çukurova ilçesinde yer alan Ercan Çetin Doğal Park içerisindeki Geleneksel Yöre Dernekleri Şenliği ilk gün büyük katılıma sahne oldu. Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin’in vatandaşlar tarafından büyük ilgiyle karşılandığı şenliğe, CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal da katıldı. Vatandaşlarla kucaklaşan ve hatıra fotoğrafı çektiren Belediye Başkanı Soner Çetin, yöre derneklerinin kurmuş olduğu stantları teker teker gezdi. Yöresel lezzetlerin tadına bakan Çetin’e yöresel hediyeler de takdim edildi.
“KÜLTÜRLER KARDEŞÇE YAŞAMAYA DEVAM EDECEK”cukurova_yoresel_senlik (1)
Şenliklerin 3 gün süreceğini ve renkli etkinliklerin gerçekleştirileceğini belirten Doğu Akdeniz Belediyeler Birliği (DABB) ve Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, katılımın bu yıl daha da arttığına şahit olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. İç Anadolu’dan Doğu Anadolu’ya, Akdeniz’den Güneydoğu Anadolu’ya, Türkiye’nin 7 bölgesinden 7 ayrı iklimden bütün dostları ele ele omuz omuza görmenin kendisini çok mutlu ettiğini aktaran Çetin, “Adana o kadar güzel, o kadar cennet bir memleket ki, Adana’mıza Türkiye’nin dört bir yanından gelmiş, yerleşmiş hemşehrilerimiz var. Sonuçta, hepimiz Adanalıyız. Bugün burada kendi kültürlerimizi yaşatmanın mutluluğu içerisindeyiz. Yöresel yiyecekleriniz, yöresel kıyafetleriniz, belki halk oyunları ekibiniz, sıra geceleriniz, aşçılarınızla bir şekilde bugün bütün Türkiye burada” dedi. cukurova_yoresel_senlik (2)
Yöre Dernek Başkanlarından el ele tutuşmalarını isteyen Çetin, “İşte bu, işte Türkiye bu. Doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle bizim olan ve ilelebet bizim olacak Türkiye burada. Çukurova Belediyesi var olduğu sürece bu kültürler kardeşçe bir arada yaşamaya devam edecek” diye konuştu. Başkan Çetin, açılışın ardından dernek başkanlarına plaket vererek teşekkür etti.
Başkan Çetin, şenlik çerçevesinde düzenlenen tavla turnuvasında ise şampiyonluğu kazanan yarışmacıyla gösteri maçı gerçekleştirdi.cukurova_yoresel_senlik (4)

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°