ZİRAAT ODASI BAŞKANLARI BİRARADA
Manşet Haber 4.07.2018 23:39:49 0

ZİRAAT ODASI BAŞKANLARI BİRARADA

ZİRAAT ODASI BAŞKANLARI BİRARADA

Vali Mahmut Demirtaş, Seyhan Ziraat Odası Başkanı Cahit İncefikir, Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, Sarıçam Ziraat Odası Başkanı Ali Mehmet Sarsal, Karataş Mustafa Yeşilyaprak ve Ceyhan Ziraat Odası Genel Sekreteri İbrahim İldeş ile bir araya geldi.
Adana İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Muhammed Ali Tekin’in de bulunduğu toplantıda oda başkanlarından tarım konusunda bölgede yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Yapılan genel değerlendirmede konuşan Vali Mahmut Demirtaş, “Seyhan, Ceyhan, Yüreğir, Sarıçam ve Karataş İlçe Ziraat Odası Başkanlarımız ile bir araya gelerek, Akdeniz meyve sineği mücadelesi hakkında fikir alışverişinde bulunduk” dedi.
Ağaçta kalan ve yere dökülen meyvelerin acilen toplatılması gerektiğini dile getiren Vali Demirtaş, “Akdeniz meyve sineği mücadelesi konusunda gerekli ilaçlama çalışmalarının bir an önce yapılması ve arazilerin sürülmesi konusunda çiftçilerimiz ile birlikte ortak hareket edip, saha çalışmalarına hız verilmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Vali Demirtaş, yapılacak çalışmalara uymayanlar hakkında da gerekli idari yaptırımların uygulanacağını belirterek, “Devletimiz çiftçilerimizin her konuda yanında ve destekçisidir. Tarım İl Müdürlüğümüz çiftçilerimizi gerekli bilgilendirme çalışmalarını tamamlayarak, Akdeniz meyve sineği mücadelesi konusunda çalışmalarını sürdürmektedir” dedi.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°