SÜLEYMAN ŞAH

SÜLEYMAN ŞAH

 

Süleyman Şah... Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin dedesi ve .Ertuğrul Gazi’nin  oğlu.

Moğol hükümdarı Cengiz Han Orta Asya’yı istilâ edince, Oğuzların Bozok kolundan Kayı boyu Türkistan’dan batıya doğru göç etmeye karar verdi. 50.000 hane ile Doğu Anadolu'ya gelerek,  Erzincanve Ahlat taraflarına yerleşti.  Aşiretlerdenbazıları da Diyarbakır, Mardin ve Urfa'ya yerleşti.

O sıralarda, Haçlılarla çarpışan Eyyubi Devleti Süleyman Şah’ı Halep’e davet etti. Süleyman Şah, bütün ağırlıkları ve oymaklarıyla yola çıktı. Fırat Nehri’ne ulaştı.

Nehrin geçitlerini bilmiyordu. Atını nehrin hızla akan sularına sürdü. Atcoşkun suların akıntısına kapıldı. Süleyman Şah’ınayağı üzengiye takıldı. Sular atı da Süleyman Şah’ı da alıp götürdü. Birkaç defa atıyla batıp çıktıysa ama kurtulamadılar.

Ölümünden sonra beraberindeki iki adamı ile Caber Kalesi'nin eteklerindeki bir kümbete gömüldü. Kümbete “Türk Mezarı” adı verildi.  .

Mezarın bulunduğu bölge, I. Dünya Savaşı sonrasında Suriye, Osmanlı Devletinden ayrılınca, Fransız Mandası sınırları içerisinde kaldı. Ancak Ankara ve Lozan Antlaşmalarına göre mezarın bulunduğu yer, Türkiye toprağı sayıldı ve 1973 yılına kadar buradaTürk askeri nöbet tuttu.

1973 yılında yapılan Tabka Barajı'nın inşası ile bölgenin sular altında kalması ihtimaline karşı, Suriye ile yapılan bir anlaşma uyarınca,mezar Fırat üzerinde yapılan Karakozak Köprüsü'nün yakınına taşındı, orada bir türbe inşa edildi ve burası  sınırlarımız dışında, askerlerimizin nöbet tuttuğu tek toprağımız oldu.Burası,Türkiye'den gönderilen ağaçlar ve hazır çim ile yeşil bir alan haline getirildi.

2015 yılında, Süleyman Şah Türbesi'nin yakınındaki Karakozak köyü IŞİD militanlarının eline geçti. Vatan toprağı düşman eline bırakılamazdı. 21 Şubatta, silahlı kuvvetlerimiz, F-16 uçaklarımızın desteğinde, 100 zırhlı araç ve 40 tankla harekete geçti.  Süleyman Şah’ın ve 2 askerinin naaşları dualar eşliğinde araçlara yüklendi. Türbedeki eserler, bir saldırı halinde zarar görmesin diye çelik kasalara konuldu ve kaçırılarak, Türkiye’ye getirildi.

Operasyon sırasında –her nasılsa- bir askerimiz şehit olmuştu ama kendi türbemizi, kendi toprağımızdan, kendi toprağımızı geride bırakarak, kendi topraklarımıza kaçırmayı başarmıştık.

Türbe ve karakolu daİŞİD’lilerin eline geçmesin diyeimha ettik. Yani düşmana hiçbir şey bırakmadık.

DEDİLER Kİ;

  • TÜRBE TÜRKİYE’DEN 37 KM. UZAKTAYDI. ZİYARET ZOR OLUYORDU.


 

  • TÜRBENİN YENİ YERİ DE TÜRK TOPRAĞI. ŞANLIURFA’NIN BİRECİK İLÇESİNİN, EŞME KÖYÜNÜN 2 KM. ÖTESİNDE, SURİYE TOPRAKLARINDA.


 

  • VATANDAŞLARIMIZ TÜRBEYİ ÇOK DAHA RAHAT ZİYARET EDEBİLECEK.


 

  • HEM ORİJİNAL TÜRBEDE HİÇ DEĞERLİ EŞYA DA BIRAKMADIK.


 

NE DİYEBİLİRİZ, BU BÜYÜK ZAFERİ KUTLAMAKTAN BAŞKA?

 

25.04.2024 BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

İfral TURGUT

8.02.2020 17:03:44

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI