12 Eylül AKP iktidarı ile sürüyor
Manşet Haber 12.09.2012 10:18:55 0

12 Eylül AKP iktidarı ile sürüyor

12 Eylül AKP iktidarı ile sürüyor

TMMOB Makine Mühendisleri Odası Adana Şubesi, üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen 12 Eylül 1980 askeri darbesi, anayasası, kurumları ve zihniyeti ile hala ayakta durduğu ve 12 Eylül rejiminin, bugün de AKP eliyle sürdüğü görüşünü savundu.
MMO Adana Şubesi Yönetim Kurulu adına yapılan açıklamada, 12 Eylül darbesi sonrası yüz binlerce insanın akıl almaz işkenceler gördüğü, gözaltında kaybedilmiş, cezaevlerinde ölüme terk edilmiş ve gencecik insanların aralarında olduğu 50 kişinin darağacına gönderildiği anımsatılarak şu görüşlere yer verildi:
“ABD emperyalizminin desteği ve denetiminde gerçekleşen 12 Eylül darbesi, 'demokrasilerde uygulanamaz' denilen 24 Ocak 1980 kararlarının önünü açmış, sonraki yıllarda izlenecek neo-liberal politikalara bir anlamda yol temizliği yapmıştır. İşbirlikçi hükümetlerin oluşturduğu programlarla ülke ekonomisi yeniden yapılandırılmaya başlanmış, bu amaçla yerli sanayi yabancı sermayeye peşkeş çekilmiş, kamusal hizmetler piyasaya açılarak ticarileştirilmiş, ülke ekonomisi başta tarım ve sanayide olmak üzere her sektörde dışa bağımlı hale getirilmiştir. Uygulanan politikalar aynı zamanda mühendislik hizmetlerini de etkilemiş, mühendisliğin sanayi, tarım, kent ve toplum yaşamına yönelik, bilimsel teknik temellerdeki kamusal, toplumsal hizmet niteliği gün geçtikçe aşındırılmıştır.

Kendisi bizzat 12 Eylül askeri darbesi ve 28 Şubat sürecinin ürünü olan AKP iktidarının, darbeyle hiçbir sorunu yoktur ve elbette darbeyle hesaplaşmak ya da darbecileri yargılamak gibi bir derdi de bulunmamaktadır. Anayasa referandumunda 15. Maddeyi bir yem olarak ortaya atan AKP iktidarı, bu sayede anti-demokratik maddelerle dolu referandum paketini kolaylıkla geçirmeyi başarmıştır.

Darbeyle hesaplaşmak, 12 Eylül‘ün bütün düzenlemelerinin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasıyla mümkündür. Gerçek bir hesaplaşmanın yolu, 12 Eylül‘ü tüm kurum ve kişileriyle yargılamaktan, emekten ve halktan yana, eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir anayasaya sahip olmaktan geçmektedir. “

Makina Mühendisleri Odası açıklamasında, darbe ortamında ve bugün mesleklerine ve ülkemize yapılan saldırılara karşı eşit, özgür, demokratik, tam bağımsız ve barış içinde bir Türkiye‘yi savunmaya devam edileceği kaydedildi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°