12 Eylül panzehiri demokrasi ve özgürlüktür
Manşet Haber 12.09.2012 00:08:36 0

12 Eylül panzehiri demokrasi ve özgürlüktür

12 Eylül panzehiri demokrasi ve özgürlüktür

TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Nazım Biçer, 32 yıl geçmesine rağmen Türkiye’nin 12 Eylül’ün yarattığı travmadan henüz kurtulamadığını, siyasi iktidarların 12 Eylül’ün ruhunu yansıtan yasalara, kurumlara yaslanmayı tercih ettiğini söyledi

ADANA- TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Nazım Biçer, 32 yıl geçmesine rağmen Türkiye’nin 12 Eylül’ün yarattığı travmadan henüz kurtulamadığını, siyasi iktidarların 12 Eylül’ün ruhunu yansıtan yasalara, kurumlara yaslanmayı tercih ettiğini söyledi
Adana İKK Sekreteri Nazım Biçer’in, 12 Eylül’ün 32. Yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile baskıcı yol ve yönetimlerin kurumsallaştırılması yönünde adımlar atıldığına dikkat çekerek, topluma deli gömleği giydirilmesi anlamına gelen anayasa ve yasalar çıkartıldığını, kurumların 12 Eylül’ün amaçları doğrultusunda düzenlendiğini kaydetti. Nazım Biçek açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
TRAVMADAN KURTULAMADIK
“Türkiye, üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen 12 Eylül’ün yarattığı travmadan henüz kurtulamamıştır. Çünkü aradan geçen zaman içinde, 12 Eylül anlayışı ile hesaplaşmak ve 12 Eylül’ün sonuçlarını ortadan kaldırmak şöyle dursun, işbaşına gelen siyasi iktidarlar, 12 Eylül’ün ruhunu yansıtan yasalara, kurumlara yaslanmayı tercih etmiş, Türkiye antidemokratik özelliğini korumayı sürdürmüştür.
Bugün sürmekte olan yeni Anayasa tartışmalarını da, Kürt sorunundaki savaş yanlısı tutumu da, düşüncenin hala suç olarak görülmesini de, yasakçı, yasaklayıcı uygulamaların varlığını sürdürmesini de bu çerçevede değerlendirmek gerekmektedir.
12 EYLÜL’DEN KURTULMANIN YOLU DEMOKRASİ
Eğer Türkiye gerçekten de 12 Eylül’den kurtulmayı istiyorsa, bunun yolu, demokrasi ve özgürlükleri genişletmekten, demokrasi ve özgürlüğün güvencesi olacak yeni bir anayasa yapmaktan geçmektedir.
TMMOB katılımcı, eşitlikçi, özgürlükçü bir Anayasa seçeneğinin ve buna uygun toplumsal, siyasal yaşamın 12 Eylül’ün ve bütün darbelerin panzehiri olduğunu düşünmekte ve böylesi bir Türkiye için mücadele etmektedir.”


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°