Sorumlu Başbakandır
Manşet Haber 8.05.2013 21:29:02 0

Sorumlu Başbakandır

Sorumlu Başbakandır

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, güncel olaylara ilişkin görüş ve tavrını  Grup Toplantısı’nda paylaştı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, TBMM’de güncel olaylarla ilgili olarak haftalık değerlendirmesini yaparken konuşması sık sık “Başbakan Kemal” sloganlarıyla kesildi. Genel Başkan Kılıçdaroğlu coşku ve dikkatle takip edilen konuşmasında ki satır başları şöyle:

-“Bülent Arınç, hükümetin sözcüsü ama, bir de yurt dışında bunların sözcüleri var, Kandil’de. Açıklama yapıyor. Şimdi soruyorum, Recep Tayyip Erdoğan, Murat Karayılan’ın söyledikleri doğru mu değil mi? ‘Ben dayattım, o da silahların gölgesinde kabul etti’ diyor. Daha ne desin”
-“ Bir ülkenin başbakanı, terör örgütünün tutsağı konumuna düşemez. Açıkça söylüyorum, sen esirsin. Ne söylediğini bilmiyorsun. Onun için konuşmuyorsun”
-“17 yaşındaki çocuğa gücün yeter, polisini gönderirsin, asarsın kesersin; terör örgütüne gelince sesin soluğun çıkmaz ve konuşmazsın. Kusura bakmayın ama biz böyle adama Başbakan demeyiz. Sen bu ülkeye layık değilsin”
-”Polis devleti kuruyorsun, senin gücün 17 yaşındaki kız çocuğuna yeter. Ama senin gücün hiçbir CHP’liye yetmez. Çünkü biz, bu ülkenin bağımsızlığı, özgürlüğü için bedel ödemiş bir partiyiz. Yine bedel ödemekten çekinmeyiz. Topunla gel, tüfeğinle gel. Gelmezsen namertsin”
-”Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanıyım’ diyemiyor, çünkü Türkiye Cumhuriyeti alerjisi var”
-”Türk” sözcüğüne alerjisi var. Anayasadan çıkaracağız diyor. Recep Tayyip Erdoğan, bir tek CHP’li bile kalsa sana bu değişikliği yaptırmayacaktır.
-“Türk milleti” sözünü anayasadan kaldırmaya kimsenin gücü yetemez CHP olduğu sürece. Atatürk’ün kurucu ve önder rolü, anayasanın başlangıç bölümünde yer alacak. Çünkü CHP var”
-“Temel haklar ve özgürlükler konusunda, “Kişinin etnik kökeni, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği ne olursa olsun eşittir” önerisini yaptık. Buna AKP karşı çıktı”
“’Başbakan Gazze’ye gideceğim’ diyordu. Talimat geldi, ‘Önce Amerika’ya gel sonra Gazze’ye gidersin.’ diye. ‘Başüstüne’ dedi”
-’Ben Gazze’ye gideceğim. Türk donanması eşliğinde yardım gemileri göndereceğim’ demişti. Gönderdi mi, gitti mi? Sayın Erdoğan yürekliysen, adam gibi adamsan sözünün arkasında duran ersen bin bakalım donanmaya, git bakalım Gazze’ye.Yalancıdan Başbakan olmaz.”
- “ Türkiye Cumhuriyeti AKP’ye kadar asla birilerinin oyuncağı olmadı. AKP Egemen güçlerin Ortadoğu’daki taşeronu haline geldi” dedi.
-“Suriye’de yaşanan tablonun sorumlularından biri Başbakan Erdoğan’dır. Diyelim ki bir apartmanda oturuyorsunuz. Komşunuzda yangın çıktı. Ne yaparsınız? Söndürmeye gidersiniz. Benzinle giderseniz o yangın size de sıçrar.”
-“Dışarıdan militan getiriyorsun, Türkiye’de eline silah veriyorsun, cebine para koyuyorsun ve Suriye’ye gönderiyorsun, ‘Git orada kardeşini öldür’ diye. Sana soruyorum Recep Tayyip Erdoğan: Silah verdiğin, cebine para koyduğun o insanlar, bir gün gelir senin karşına dikilir.”
-“Cumhuriyet tarihinde hiçbir komşumuzla savaş noktasına gelmedik. Hiçbir komşumuzun iç işlerine karışmadık. Bu coğrafyada barış ve huzuru egemen kılmak istedik. Türkiye, bu coğrafyada barış ve huzurun garantörüydü.”
Akçakale’ye bakın. Bir polisimiz şehit edildi. Hesabını soran yok. ‘Kimyasal silah kullanıldı’ diyorlar. Açıklama geldi, kimyasal silahın muhaliflerin kullandığına dair.”
-“Deniz, Yusuf, Hüseyin yalnızca ”Bağımsız Türkiye” dedi. Türkiye’nin bağımsızlığı için mücadele etti. Bütün halkı kucakladı, Halkın çıkarlarını sonuna kadar savundu. Ülkemize yabancıların gölgesi dahi düşmesin diye mücadele etti. İdam sehpasına giderken de onurluydular, kararlıydılar. ‘Bağımsız Türkiye’ diye haykırdılar”
-“Askerlik süresinin kısalması CHP’nin projesidir. Bu projeyi açıkladığım zaman Sayın Erdoğan, ‘Peki askere kim gidecek?’ dedi. Anladık senin çocukların gitmiyor ama, bu ülkenin bağımsızlığı için gerektiğinde hepimiz askeriz. AKP şimdi bizim geldiğimiz yere geldi”
-“Galatasaray şampiyon oldu. Kutluyorum. Şampiyonluğu Taksim’de de kutladılar. Kimse çukura da düşmedi. O çukurdaki İstanbul’un valisidir”
-“Devletin valisi olmakla iktidarın valisi olmak farklıdır. Devletin valisi yasaları uygular, iktidardın valisi ise koltuğunu düşünerek ‘Başbakan bana ne der’ diye endişelenir, O’nun dediğini yapar”
-“Taksim’deki 1 Mayıs gösterileri diktatörden gelen talimatla engellendi, saldırıya uğradı. Diktatörden talimat gelmiş: ‘Bayramı orada kutlamayacaklar” diye. Bu emre itaat edilmiş”
-“Şeker Piliç Fabrikası devletten alacağını tahsil edemediği için iflas etti. 20 bin ailenin geçim kaynağı olan bu fabrikanın iflasının nedeni Başbakan Erdoğan ve AKP Hükümetidir”
-”Her yerde şunu söyleyin, bu ülkenin garantisi CHP’dir. Medyayı satın alarak CHP’yi susturamazlar. Biz bu ülkenin bağımsızlığı, üniter yapısı, birliği bütünlüğü için… Etnik kimliği ne olursa olsun, hiçbir yurttaşımızı ötekileştirmeden hepsini kucaklayan partiyiz. Çünkü biz cumhuriyetin partisiyiz, çünkü biz CHP’yiz” diye konuştu.
kemal_kilicdarogluchp

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°