VATANDAŞ NEFES ALAMAZ HALE GELDİ
Manşet Haber 8.07.2021 18:16:04 0

VATANDAŞ NEFES ALAMAZ HALE GELDİ

VATANDAŞ NEFES ALAMAZ HALE GELDİ


Cumhuriyet Halk Partisi Adana İl Başkanı Mehmet Çelebi, Ülkede ekonomik krizin buhrana dönüştüğünü vurgulayarak, insanların açlıkla boğuştuğunu söyledi. 
Düzenlediği basın toplantısında ülke ekonomisini değerlendiren CHP İl Başkanı Çelebi, şöyle konuştu:
“Ülke olarak derin bir ekonomik buhranın içinden geçiyoruz. Tam üç yıl önce, 2018 yılının temmuz ayında, ucube tek adam rejiminin resmen yürürlüğe girmesiyle birlikte, yaşadığımız ekonomik krizin şiddeti arttı. Kriz vatandaşlarımızın canını daha çok yakar hale geldi. Şahsım hükümetinin, halkı COViD-19 salgınıyla mücadelede yalnız bırakmasının ardından da bu kriz tam bir buhrana dönüştü. Geldiğimiz noktada milyonlarca emekçi, memur, çiftçi, emekli, esnaf, öğrenci buhranın ortasında yaşam mücadelesi veriyor. Milyonlar işsizlikle, hayat pahalılığıyla, yoksullukla, borçlulukla ve maalesef açlıkla boğuşuyor.
ŞAHLANAN BİR AVUÇ İMTİYAZLI İNSAN OLACAK
Halkımız bu sorunlarla boğuşurken, Saraylarından ülkeyi yönetenler, milyonların sırtına yeni yükler bindiriyor. Erdoğan’ın Şahsım Hükümeti, miting meydanlarında “Temmuz ayında ekonomi şahlanacak demişti ama temmuz ayıyla beraber zam yağmuru hızlandı. Anlaşılan o ki, şahlanan yine milyonlar değil, bir avuç imtiyazlı insan olacak. Çünkü Saray halkın gerçeklerine ve ihtiyaçlarına tamamen sırtını dönmüş durumda.
BOZUK DÜZENİ DEĞİŞTİRECEĞİZ
1 Temmuz itibariyle elektriğe yüzde 15, doğalgaza yüzde 12, sanayi kuruluşlarında kullanılan doğalgaza yüzde 20, LPG’ye 60 Kuruş, öğrenci harçlarına ise yüzde 10 zam yapıldı. Son zamlarla birlikte, sene başından beri elektriğe yüzde 22, doğalgaza yüzde 20 zam uygulanmış oldu. Ucube tek adam rejiminin yürürlüğe girdiği günden bugüne elektrik faturaları 8 kez, doğalgaz faturaları da 13 kez zamlandı. İktidarın kurduğu bu bozuk düzen, vatandaşa sadece açlık, işsizlik ve zam getirdi. Biz bu bozuk düzeni değiştireceğiz. Demokratik hukuk devletine son verip yerine Şahsım hükümetini koyanların kurduğu bu düzeni değiştireceğiz.
MAZOT, GÜBRE, ELEKTRİK PAHALANACAK
Saray rejiminin, halkın sırtına yüklediği büyük yük ve ağır ekonomik yıkım, TÜİK' in artık makyaj tutmayan enflasyon verilerinde bile görülüyor. TÜİK’in açıkladığı Haziran 2021 verilerine göre yıllık tüketici enflasyonu yüzde 17,53 ile son 2 yılın zirvesine yükseldi. Üreticinin maliyetleri ise yıllık yüzde 42,89 artışla son 32 ayın zirvesinde. Bütün bu gelişmeler, Saray rejiminin yaratığı yıkımın, halkın sırtına yeni yükler bindireceğinin de işareti. Üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki fark, bir süre sonra artan maliyetlerin tüketiciye yüksek enflasyon olarak döneceğini gösteriyor. Türk Lirası’nın döviz kurları karşısında sürekli değer kaybetmesi ise ithal girdiye mahkum edilmiş çiftçimizin, üreticimizin maliyetlerinin artacağının habercisi. Mazot pahalanacak, gübre pahalanacak, elektrik pahalanacak... Bunun üzerine bir de son zamlar önümüzdeki aylarda enflasyona yansıyacak. Açık olan bir şey var; o da Saray rejiminin kurduğu düzen vatandaşın hayatını daha pahalı, daha yaşanamaz hale getirecek.
SARAY YİNE KURNAZLIK PEŞİNDE
Saray rejimi bir yandan da yeni kurnazlıklar peşinde. Emeklilere, memurlara ve kamu işçilerine verilecek enflasyon farkları Ocak- Haziran verileriyle belirlenmesine rağmen zamlar Temmuz’da geldi. Hayat pahalılığı almış başın giderken, milyonlarca memurun ve emeklinin maaşlarına yapılacak enflasyon zammı sadece yüzde 8,45 oranında kalacak. Kamu işçilerinin alacağı zam, bu oran etrafında belirlenecek.
TÜRKİYE BU DÜZENE MAHKÛM DEĞİL
Yurttaşlara “Porsiyonları küçültün” diyen Saray, vatandaşın lokmasına dahi göz dikti. Hayat pahalılığıyla, işsizlikle, yoksullukla, borçlulukla, açlıkla mücadelede, iktidar tarafından yalnız bırakılan halk; ucube tek adam rejiminin yükünü artık kaldıramıyor. Şahsım düzeni devam ettiği müddetçe fakirleşmeye, yoksullaşmaya, geçim sıkıntısı yaşamaya devam edeceğiz. İktidarın siyasi ve ekonomik tercihleri bize bunları yaşamayı dayatıyor. Ama Türkiye bu düzene mahkûm değil.
KAYNAKLARI HALK YARARINA KULLANACAĞIZ
Bu kötü gidişi biz değiştireceğiz. Türkiye’nin bütün bu sorunlardan kurtulabilmesinin yolu iktidar değişikliğinden geçiyor. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, tek adam rejimine son verip halkın iktidarını kuracağız. Halkı zenginleştirecek olan, hayat pahalılığına son verecek olan Güçlendirilmiş Parlamenter Demokrasiyi kuracağız. Vatandaşa hesap vermeyi temeline alan demokratik hukuk devletini kurup, kamu kaynaklarını halk yararına kullanacağız.
BİZ HAZIRIZ
Bizleri Meclis’e gönderdiğiniz fezlekeleriniz, tehditleriniz, zorbalıklarınız korkutamaz. Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun da söylediği gibi, zerre kadar çekinmiyoruz. Bu ülkede hep birlikte mutlu ve müreffeh bir yaşam süreceğiz. Biz hazırız. Türkiye’yi yönetecek kadrolar hazır. Türkiye artık kendisini yeniden kuracak, yeni bir iktidar ve Güçlendirilmiş Parlamenter Demokratik sistem için sabırsızlanıyor. Halkımızın bu sabırsızlığına karşılık vermek için, hiç vakit geçirmeden, hemen erken seçim istiyoruz.'

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°