TMO randevu ile alım yapıyor
Manşet Haber 22.08.2013 22:00:34 0

TMO randevu ile alım yapıyor

TMO randevu ile alım yapıyor

 

Toprak Mahsulleri Ofisi Adana’da randevu uygulaması başlattı. İlk kez bu yıl randevulu alım uygulamasının mısır alımlarında gerçekleştirileceği bildirildi.

Toprak Mahsülleri Ofisi Adana Şube Müdürü Mehmet Kaya yazılı açıklamasında, 2013 yılında mısır alım fiyatlarının ton başına 640 lira olarak açıklandığını anımsattı. TMO'nun Çukurova 'da kendisine ait 200 bin ton mısır bugday_hasadi_taban depolama tesisi bulunduğunu ifade eden Kaya açıklamasında şöyle dedi:

'TMO kendi tesisleri dışında 200 bin ton kapasiteli depo kiralaması  alıma açılmıştır. Üreticilerimiz rahat olsunlar. Biz arz edilen bütün mısırı alabilecek kapasiteye sahibiz. Artık TMO bir özel sektör mantığı ile anında çözüm üreten dinamik bir yapıya sahiptir. Üreticilerimizin TMO ile irtibata geçmelerini, acele edip piyasaya ucuz fiyata mısırlarını satarak mağdur olmamaları ve anlayışlı ve sabırlı olup bize güvenmelerini bekliyoruz. Çukurova bölgesinde 22 noktada 25 bin ton günlük boşaltma kapasitemiz mevcut,  bize olan talebin artması halinde bu kapasiteyi artırma imkânımız mevcuttur. TMO'ya olan bütün talepleri sonuna kadar karşılayacağız. Bunun için gerekli bütün tedbirler alınmıştır.”

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°